İthal muza konulan yüzde 145.5 oranındaki Gümrük Vergisi'nden dolayı muz üreticisine önemli bir destek sağlanmış oluyor. Türkiye'nin muz üretim bölgesi Anamur ve civarı malum. Anamurlu muz üreticisi, "destek görüyorum" diye yan gelip yatmadı, yatmıyor. Aldığı her bir desteğin karşılığı, yatırım olarak geri dönüyor. Hem de beş, on misliyle. De... Ya bir gün bitiverirse bu destek?!. Bu korku Anamurlunun kâbusu olup çıkmış. Korkmasın da ne yapsın adamlar? Ahali elinde avucunda ne varsa muza yatırmış. Dile kolay; tam 2 milyar dolarlık yatırım yapmış bölge. 400 bin kişi muz üretimiyle iştigal ediyor, ülke genelindeki üreticiler ve sektörü hizmet sunan diğer işletmeler de ilave edildiğinde 500 bini buluyor bu sayı. Türkiye senede 300 bin ton muz tüketiyor. Bunun 170 bin tonunu bölge karşılıyor. Geri kalanı ise ithal. Anamur ve civarındaki müstahsil biraz daha cesaret bulsa, değil Türkiye'nin ihtiyacını karşılamak; ihracata da yönelecek ama dediğim gibi bıçak sırtındaki bu gidiş onları korkutuyor doğrusu. Öyle ya, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kalkıp "Ey Türkiye, muzdaki Gümrük Vergisi uygulamasını kaldır" deyiverirse?!. Onun için muzun bir an önce 'hassas ürün' listesine girmesi lazım. Anamurlu üreticiler bu ışığı bir görseler var ya kolları sıvayıp ovayı baştan sona muz serası ile donatacaklar. O kadar istekliler yani. Haksız da sayılmazlar. Muz üreticisi ekonomiye her sene 200 milyon YTL katkı sağlıyor. Bunun 20 milyonu demire, bir o kadarı naylona, 3 milyonu sulama sistemine, 1.5 milyonu fidana, 40 milyonu hayvanî gübreye, 45 milyon YTL'si ise kimyevî gübre ve zirai ilaca harcanıyor. Daha da büyütülmesi mümkün bu pastanın. Ancak, yapılması gereken bazı iyileştirmeler var. Onlar yapılırsa, Anamur ilçesi Türkiye'yi hem yurt dışına döviz ödemekten kurtarır, hem de en büyük problemi olan istihdam meselesinde ülkeye fazlasıyla katkı sağlar. Ortak akıl lazım Önceki gün Anamur Muz Üreticileri Birliği (Muz-Bir) Başkanı seçilen Ayhan Güzel, "İlanihaye desteklenmeyi beklemiyoruz" dedi. "Yeter ki, belli bir inovasyon sistemimiz olsun ve ortak akıl etrafında toplanalım." Bundan daha makul bir düşünce olabilir mi? Şayet ilçede tarım konusunda faaliyet gösteren kamu ve sivil toplum kuruluşları bir araya gelir ve belediye de onları desteklerse; ortak akıl elde edilmiş olur; hem de en âlâsı. Ondan sonrası kolay. İnovasyon denen şey de bu değil mi zaten. Bir ürünü al, aklını ve fikrini ona ekleyip onu katma değeri yüksek bir konuma getir. Hemen belirtmek lazım ki, o bölgede Ar-Ge alışkanlığı yok. Dolayısıyla, birçok iş hâlâ konu komşunun yaptığıyla sınırlı kalıyor. Çok kötü bir durum bu. Verimsiz de. Bu durum salt Anamur'a mahsus da değil ha. Türkiye'nin genel hastalığıdır bu. Ayhan Güzel'in bildirdiğine göre, Anamur ve Bozyazı'da 250'ye yakın muz işleme ve pazarlama tesisi bulunuyor. Bu tesislerin ne bir standardı var, ne de doğru dürüst denetleniyorlar. Bunların bir an önce kontrol altına alınması lazım. Hakeza yol; büyük problem. Türkiye'de ciddi bir duble yol seferberliği başlatıldı ama bölge maalesef bu gelişmeden nasiplenebilmiş değil. Ki, bölge baştan sona kadar tarım arazisi ve Türkiye'nin yaş sebze ve meyve ihtiyacının önemli bir kısmını burası karşılıyor. Sulama altyapısı da eksik!.. Devlet, "Size vergi teşviki sağlıyorum ya. Yeter" demeye getiriyor ama yetmez! Şayet bölgede bu kapasitede bir üretim yapılıyor ve 30 kat daha arttırılabilecek potansiyel var ise devletin buraya gereken ilgiyi göstermesi şart. Ar-Ge faaliyetlerinin hızlandırılması ve devletin üreticiye stratejik bilgi vermesi gerekiyor her şeyden önce. Bölge için uygun üretim modelleri, sera teknolojileri, işleme ve sarartma teknikleri ile üreticinin yanında olması da lazım.