Muaviye Gül, bizim teknik servis paşalarından; dünya güzeli bir insan. Yüzüne bakan; gam ve kederden azade olur. O kadar pozitif. Geçen gün bana, "Ahmet Demirbaş'ı" dedi. "Neden bu kadar çok seviyorsun?" Sevmeyeyim de ne yapayım? Okuyucum. Velinimetim yani! Sevilmez mi? Kendisi gazetenin tashih sorumlusu. Üstüne üstlük yazılarımı o okuyor. İkinci okuyucum ise gazetenin avukatı. O da mutlaka okur benim yazımı. Bunları söylerken övünmek maksadıyla söylemiyorum; bir gerçeği tespit ediyorum sadece. Esas okuyucum ise eşim. Ne yazarsam yazayım, okur. Çok dikkatli okuduğundan da eminim. Akşama doğru okur, onu da söyleyeyim. Eve geldiğimde ilk işim 'Bugünkü yazım nasıldı?' diye sormak oluyor çünkü. Uyanık kadın! Eve dönüş saatimde okuyor ki, ikinci bir kere okuma zahmetine girmesin! Aklı görüyor musunuz? Hele bir de makalemden birkaç cümleyi seslendirip "Güzeldi, beğendim" deyişi var ki, bütün yorgunluğumu alıyor. Memleket yazardan geçilmezken, üç okuyucuyu sağlama alan bir köşe yazarı olarak kasım kasım kasılsam yeridir ama kasılmam. Tevazu sahibiyim! Kemerimin tokası Mesleğim icabı durmadan uçuyorum. Bazen sabahın köründe oluyor bu uçuşlar, bazen de gecenin bir yarısı. Olsun. Mademki gazeteciyim, sineye çekerim! Fakat, hani o X-Ray cihazları var ya, güvenlik kontrolünden geçerken onların ötmesi yok mu, deli ediyor beni!.. Sakın, X-Ray cihazlarının kaldırmasını talep ettiğimi sanmayın sakın. Kalsın. Ne de olsa, can güvenliği sağlıyor; kalsın. Sıkıntı çekmeyeyim, diye üzerimde ne var, ne yok hepsini boca ediyorum verilen kutuya; yine de ötüyor. O cihazı en fazla öttüren de kemer. Daha doğrusu kemerin tokası. Unutmaya göreyim. X-Ray cihazı hatırlatıyor bana. Ciyak! Ciyak! Ciyak! Hadi birinden geçtim diyelim. 20 adım sonra ikinci güvenlik kontrolünden geçmek lazım; orada da var X-Ray cihazı! Tak, çıkar olmaz. 20 adım için kemer mi takılır? Ya koltuğunun altına tutturacaksın, ya da göğsünle çenen arasına. Komik bir durum ama başka çare yok. İkinci kontrolden de geçmek için şart bu. Malum, gazeteci milletinde fikir çoktur. Hele o kişi yazar ise; gani. Bendeniz de gazeteci-yazarım; ahkam kesmek işim. Keseceğim müsaadenizle. Kemer niye ötüyor? Tokası metal olduğu için. Metal değil de başka bir şey olsa; ne ötecek, ne de başka bir şey. Elini kolunu sallaya sallaya gir, çık. Biri kafayı kullanıp aynı sağlamlıkta ama metal olmayan bir toka yapsa; ne hoş olur değil mi? Bugün dünyada 1.5 milyar insan seyahat ediyor. Hepsinin derdi aynı. Güle oynaya satın alırlar bu kemeri. Neresinden baksan büyük pazar. Hele bu kişilerin bir değil de 2 kemer satın aldığını düşünün!.. Daha, başka mekanlara girip çıkarken X-Ray cihazı ile muhatap olanları saymadım. Bir de onları ilave edecek olursak, muazzam bir tüketici topluluğu çıkıyor insanın karşısına. Nasıl? Parlak fikir değil mi? Alafranga tuvalet Şehirlerarası yolcu taşıyan otobüslerin ihtiyaç ve yemek molası verdiği konaklama yerleri var hani. Yanılmıyorsam, 1970'li yılların başı idi. Bu mekanların tuvaletleri birdenbire alafranga oluverdi. Adam, doğru dürüst alaturkayı kullanamıyor; alafrangayı nasıl kullansın? Pislikten girilmez oldu tuvaletlere fakat, kimin umurunda. Kanun var; uy! Vatandaş uydu uymasına da kendi tarzında uydu. Taşla taharetlendi; sonra da bu taşı klozetin içine attı! Herkesin midesini kaldırdı tabii bu pis görüntü. Adam, Mersin'den ta İzmir'e veya İstanbul'a kadar sıkıyor ve ihtiyacını görmeden o kadar yolu kat ediyordu. Ne eziyet değil mi? Kanun varsa yapacak bir şey yok. Emir demiri keser! Öyle de oldu nitekim. Senelerce sürdü bu çile. Akşamdan sabaha Avrupalı olmanın imkânsız olduğunu anlayan olmayınca, ortaya böyle garipliklerin çıkması normal tabii. Neredeyse 40 sene sonra doğru bulundu. Havalimanlarında dahi alaturka isteyene alaturka, alafranga isteyene alafranga tuvalet var artık da dileyen dilediğini kullanıp rahat ediyor. Önümüzde yüzlerce, binlerce AB kriteri var. Bunların kahir ekseriyeti bizim halkımızın alışkın olmadığı şeyler. Kimi faydalı ama bilinmiyor. Kimi örf ve âdetimize ters geldiği için kullanılmıyor. Kimi de sadece lüks; olsa da olur, olmasa da yani. Şayet bu kriterler olduğu gibi kanunlaşır ve biri de kalkıp "uyun" derse, AB'yi iyi sözlerle yâd eden çok çıkar bu memlekette.