Devamlı değilse unut onu...

A -
A +

Yaptığınız iş o veya bu olsun; hiç fark etmez! Devamlılık arz etmiyorsa, bırakın onu. Bir kerelik yaptığınız kâr, sağladığınız başarı, gösterdiğiniz performans... beş para etmez. Şimdi sürdürülebilirlik deniyor buna. Ne iş yapıyorsanız yapın, o işin sürdürülebilir olması lazım. Milli Takım mesela. EURO 2008'de canını dişine takıp elde ettiği üçüncülükle Türk toplumuna müthiş bir gurur yaşattı. Kimsenin ihtimal vermediği bir başarıydı hem de bu. Ne kadar övünsek az. Da... nereye kadar?!. Çeyrek finale gelindiğinde futbolcuların kimi cezalı, kimi sakat, kimi de bitkin vaziyetteydi. Takım kurmakta bile zorlandı Fatih Terim; o kadar kritik bir dönem yani. Her şeye rağmen çıktılar ve üçüncü olup döndüler. Fakaaattt! Bir maç daha oynayın deselerdi Türk Milli Takımı oynayabilir miydi acaba? İspanyollar ve Almanlar oynardı ama. Bir değil, on, elli, yüz maç oynarlardı. Teknikleri, fizikleri ve profesyonellik anlayışları buna müsait çünkü. Bırakın birinciyi, ikinciyi... dereceye dahi giremeyen Hollanda, Rusya, Portekiz Milli Takımı da oynardı. Dediğim gibi onların performansı çok yüksek... Bizimkilerin başarısı ise performanstan çok motivasyona bağlı. Fatih Terim'in, "Hadi koçlarım" veya "Aslanlarım" demesiyle yaptılar ne yaptılarsa. Futbolumuz öyle de sanayiciliğimiz farklı mı? Ne gezer! Yumurta kapıya gelince ne yapacaksak yapıyor ve bu yaptığımızla övünüyoruz. Hakeza sivil toplum kuruluşlarımız, onlar da öyle. Türkiye'de her 6 kişiden biri başkan. Ancak, bu başkanların çoğu günün adamı. Fiyaka yapmaya, caka satmaya meyyal kahir ekseriyeti. İstisnaları da var tabii. Ahmet Nakkaş bu istisnalardan biri. Türkiye'de esnaf nakit sıkıntısı içinde kıvranıyor. Kimi dükkanına kilit vurdu, kimi atölyesini kapattı. Kimi de "Acaba" diye bekliyor. Giysi üreten ve ürettiğini dünyanın dört bir bucağına ihraç eden giyim sanayicileri dahi zor durumda. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ahmet Nakkaş, sektörün en parlak döneminde dip yapmasına isyan ediyor adeta. "Olmaz" diyor. "Biz bu hale düşmemeliydik." Perşembe günü yapacağı basın toplantısında sektörün avantajlarını bir bir sıralayacak olan Nakkaş, "Daha geç kalmadan söylemden eyleme geçilsin" diyerek; hükümeti ikaz edecek. Doğru olanı yapıyor. Sonradan dizini dövmenin kimseye bir faydası olmaz çünkü. >> FIKRA: TOBB Başkan Yardımcısı Halim Mete'nin meseleleri işine geldiği gibi anlayanlar için anlattığı bir fıkra. Fadime durmuş durmuş 80 yaşına geldiğinde "Beni evlendirin" diye tutturmuş. Torunları şaşkın. "Bu yaştan sonra evlilik de ne nine" demişler. Fadime ise hiçbir şey duyacak halde değil. "Evleneceğim" diyor da başka bir şey demiyor. Çaresiz "Peki" demiş torunları. "Fakat, bir şartımız var. Şu tepedeki kulenin önündeki iğneyi göreceksin." Fadime elini gözüne siper edip bakmış. "Ha uşağum" demiş. "İğneyi göreyrum görmesina da kule nereyedur?" >> Einstein ne demişti? Albert Einstein yıllar önce "Şayet arılar yeryüzünden kaybolursa, bu, insanlığın sadece 4 yıl ömrü kaldı demektir" demişti. Arılar çiçeklerin döllenmesinde çok önemli rol oynuyor çünkü. 2 yıl önce arılarının yüzde 30'unu kaybeden Amerikalı arıcılar, geçtiğimiz kış da yüzde 35 oranında bir kayıp yaşadı. İngiltere'de de var aynı durum. Polonya'da arıların yüzde 30'u kayboldu. Almanya'da 1 milyon 200 bin adedi bulan kovan sayısı birdenbire 700 bine indi. Balparmak firmasının sahibi Özen Altıparmak, Türkiye'de de tıpkı ABD, Avrupa ve Asya'da olduğu gibi arı sayısında azalma görüldüğüne işaret ederek; "Ne yapıp edip tabiattaki arı sayısını arttırmak lazım" dedi. Yumurta tavuk hikâyesi. Hangisi hangisini tetikliyor belli değil. Fakat, her ikisi de ciddi tehlike. Küresel ısınmadan dolayı dünya gıda üretiminde yüzde 25'lik bir düşüş oldu. Enteresanlığa bakın ki, arı sayısındaki azalma da o miktarda. Bu düşüş gerçekten küresel ısınmanın bir sonucu mu, yoksa arı sayısındaki azalmanın mı? >> Hisarcıklıoğlu ve Şener Abdüllatif Şener, Yeni Oluşum Hareketi'ne start vermesiyle birlikte ilgi odağı oldu. Yanında, arkasında kim var? İlk akla gelen isim de TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu oldu. Açtım sordum. "Uzaktan yakından ilgili değilim" oldu Hisarcıklıoğlu'nun cevabı. Abdüllatif Şener TOBB ETÜ'de öğretim üyesi idi. Onu oraya Hisarcıklıoğlu almıştı. İlişkilendirmenin sebebi bu. Hisarcıklıoğlu, "Başka öğretim üyesi arkadaşlar var ve onlar da çeşitli siyasi görüşe sahip. Biz onlarla, öğrencilerimiz istifade etsin diye birlikte çalışıyoruz. Ne Abdüllatif Bey'le ne de diğerleriyle siyasi bir ilişkimiz yok" dedi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.