Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) özelleştirildi ve böylece devlet ekonomiden elini çekti. Haliyle, bu işletmeler siyasetçinin arpalığı olmaktan da çıkmış oldu. İyi hoş da yeter mi? Yetmez! Sosyal yardımdan ekonomik teşviklere, 65 yaş maaşından okul yaptırmaya kadar tüm sosyal ve ekonomik harcamalar hâlâ siyasetçinin elinde! Kurtarılması lazım; şart bu. Özelleştirme nasıl verimliliğe, kalitenin yükselmesine ve katma değer artışına sebep olduysa, aynı şeyi harcamalarda da sağlamak mümkün aslında. Yeter ki, bu harcamalar siyasi otoritenin elinden alınıp sivil inisiyatife devredilsin! Sosyal ve iktisadî maksatlı yardım olarak ne varsa, hepsinin sivil inisiyatiflere devredilmesi gerekiyor. Başka çaresi yok bunun. Nedenine gelince: Siyasi otorite, devletin kasasına elini daldırıp daldırıp dağıtıyor. Yerini bulduğunu mu sanıyorsunuz siz bu paraların? Keşke öyle olsa ama nerde?!. Bu paralar siyasetçinin tasarrufunda çarçur olup gidiyor! Neden böyle olduğunu da söyleyeyim size. Siyasetçi kısa vadeli düşünüyor da ondan. "Ben sana para vereyim, sen bana oy ver!" Bu sadece Türkiye'ye mahsus bir durum değil; tüm dünyada böyledir siyasetçi. İyi, hoş da bu işin doğrusu uzun vadeli olması, değil mi? Tabii ki uzun vadeli olmalı. Elin adamı öyle de yapıyor zaten. Bizde neden böyle? Biz siyasetçinin elinden kurtaramadık ki, bu paracıkları; uzun vadeli düşünelim! Halk arasında "Fak-Fuk-Fon" olarak bilinen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu mesela. Bu fon vatandaşa yiyecek de veriyor, yakacak da. Ayrıca, yeşil kart dağıtıp halkın sağlık harcamalarını da destekliyor veya doğrudan hizmet sağlıyor. Yetmedi, ihtiyaç sahiplerini kredilendiriyor. Bazen hibe dahi yapıyor!.. Bunlar yerini buluyor mu sanıyorsunuz? Öyle bir düşünceniz varsa; hemen söyleyeyim ki, yanlış! Çünkü, bu sistem, "balık tutmayı" değil, "balık yemeyi" öğretmekten ileri gitmiyor, gidemiyor. Teşvikler nereye gidiyor? Türkiye'nin hemen her yeri öyle ama Güneydoğu Anadolu'yu örnek vereyim mesela size. O bölgede yaşayan hemen herkesin yeşil kartı var bir kere; hatta bazılarının iki. Sağlık problemini böyle çözüyor insanlar. Yeme-içme meselesi ise daha pratik yöntemlerle çözülmüş. Her belediyenin birkaç aşevi var. Üç öğün yemek bedava orada. Aydınlanma, hiç problem değil; at çengeli, al elektriği!.. Su mu? Lafı mı olur? Sebil. Su parası toplayan belediye yok gibi. Bununla kalsa yine iyi. Tarımla ilgilenenlere "doğrudan destek" deyip teşvik veriliyor. "Mazot teşviki" deyip veriliyor. "İlaç yardımı" deyip veriliyor. Bir başka teşvik daha var ki, yeme de yanında yat!.. 5350 Sayılı Kanun ile Doğu illeri için çıkarılan sanayi teşviki. Ekonomi literatürüne "Göçmen fabrika" kavramını kazandırmaktan öte bir işe yaramadı! Bununla da sınırlı değil. Okul çocuklarına kadar uzanan çok çeşitli teşvik sistemi var bu ülkede. Olmasın mı? Olsun tabii. Hatta daha fazla olsun. Da... o kişiyi bir an önce üretir hale getirmek maksadıyla verilmeli bu teşvik ve kişi ekonomik sistemin içinde yer alır almaz da kesilmeli. Türkiye'de nasıl oluyor? Oy kaygısıyla dağıtıldığı için daha o gün buhar olup uçuyor. Geri dönüşümü yok çünkü. Halbuki, bu paraların bir geri dönüşümünün olması lazım. Bilgi olarak dönmeli, katma değer olarak dönmeli ama dönmeli. Çare ne? Şayet, "sosyal yardım" adı altında, "kalkınmışlık farkını giderme" adı altında yahut da "okul harçlığı" adı altında verilen bu paralar; sivil toplum örgütleri tarafından dağıtılmış olsa; mutlaka bir katma değeri olur ve bir işe yarar. Ülkenin geleceğine hizmeti dokunur bu paraların. Siyasetçinin dağıttığı para az değil aslında. Fakat, dediğim gibi bir işe yaramıyor. Ayrıca, insanları tembelliğe iten bir yönü de var. Ekmek elden, su gölden yaşamak varken; kim üretici olur ki? Okul mu yapılacak? Bu konuda faaliyet gösteren vakıf ve dernekler yapmalı bu işi. Sanayiciye destek mi verilecek? Birlikler ne güne duruyor. Onlar yapsın ne yapılacaksa! Çiftçinin desteklenmesi mi lazım? Bunu kooperatiflerden veya birliklerden daha iyi kim yapabilir ki? Verin onlar yapsın! Haa, devlet ne mi yapacak? Denetlesin! Verilen paralar yerine gidiyor mu, gitmiyor mu? Denetlesin! Bu sistem kurulsun; Türkiye uçar, hem de çok kısa sürede.