Devleti tanımak isteyenin bu kitabı okuması lazım

A -
A +

Ahmet Çınar, Devlet Bakanı Nazım Ekren'in Özel Kalem Müdürü. Bir kişi, koskocaman Devlet Bakanı ve ekonominin koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısı'na özel kalem müdürü olarak hizmet sunuyorsa, o kişinin birçok mahareti vardır mutlaka da, o mevzua hiç girmeyeceğim. Konu o değil çünkü. Ben, Ahmet Çınar'ın bambaşka bir hususiyetinden bahsedeceğim size. Stajyer kaymakamlıkla başlayan ve vali yardımcılığıyla nihayet bulan serüveninden. Ahmet Çınar, bu serüvenleri "Her Şeyi Yazamadım" adını verdiği kitapta toplamamış olsaydı bu yönünden de hiç haberimiz olmayacaktı belki ama devletine duyduğu sevgiye mağlup olup başından geçenleri toplamış ve yazmış. İşte size aktaracaklarım o kitaptan. Söz uçar, yazı kalır. Ahmet Çınar'ın kitabı, kalıcı ve bu yönüyle çok önemli. Her başlığın altında bir gerçek yatıyor bir kere. Hem de devletin ta kendisi bu gerçek! Dolayısıyla, şöyle bir durup bakmak lazım. Gümrüklerde yaşanan yolsuzluk ve soysuzluktan tutun da kamuda yaşanan çarpıklıkların her birisine bir örnek var bu kitapta. Rüşvet... yağcılık... adam kayırma... iftira ve terör!.. Hele terör!.. Sadece, terör belasının bu milletin başına nasıl musallat olduğunu anlamak için bile okumaya değer bu kitap. Bir vali düşünün; konağından makamına gidip gelmeye yetecek kadar dahi yüreği olmayan bir vali! Vali bey makamına gidiyor, diyelim. Şehirde görev yapan ne kadar polis varsa hepsi caddeye dökülüp sıra oluyor. Neden? Vali Bey geçsin, diye! Onların etten oluşturduğu duvar arasında kendini ancak emniyette hisseden bir valileri var çünkü! Konağına giderken de aynı. Duvar örülüyor, vali geçiyor. Bunu gören ahali, o devlete güven duyar mı? Duymuyor tabii ve ardından herkes kendi başının çaresine bakmanın yolunu arıyor. Kimi teröriste yataklık yapıyor, kimi büyük şehre kaçıyor, kimi de dağa çıkıyor! Dağıstanlının çilesi O malum valilerden bir anekdot aldım Çınar'ın "Her Şeyi Yazamadım" kitabından; okuyun: "Vali Bey'in korumaları anlattılar. Vali Bey, benzinlikten çıkarken ihtiyaca binaen makam aracını birazcık geri çeken şoförüne, 'Ne yapıyorsun lan! Devlet geri gider mi, serseri?' diye fırça attı." Bu kitapta, beşeri zafiyetlerin devlet yönetimini âdeta bir kangren gibi nasıl sardığını görmek de mümkün; yüreği vatan sevgisiyle dolu gözü kara bürokratın nasıl bir vefayla hizmet ettiğini de. Devletin iliğine işlemiş olan o katı kuralcılığın, duygu ve fedakârlık ateşiyle nasıl eritildiğini de. Sistemin kişiye göre işlemesi ne fena ama burası Türkiye! Böyle oluyor maalesef işler burada. İyiyse de böyle, kötüyse de böyle. Fakat, hep yüreksizler yok o kitapta. Bütün mahrumiyete ve imkansızlığa göğüs gerip aşkla, şevkle memleket hizmetine koşan sayısız polis, asker ve kamu görevlisinden de bahsediliyor. Onlarla ilgili konuları okudukça, ülkenin neden yıkılıp gitmediğini açık ve net bir şekilde görüyor insan. Ahmet Çınar'ın "Her Şeyi Yazamadım" kitabında anlattıkları salt kendi başından geçen olaylar değil ha, onu da söyleyeyim. Hemen her kaymakam adayının yaşadığı olaylar aslında bütün bunlar ama Ahmet Çınar'ın farkı, yaşadıklarını kitaba dökmüş olması. Hemen belirtmeliyim ki, Ahmet Çınar, bu kitabında 1990'lı yıllarda yaşadıklarını yazmış. O günden bugüne Türkiye çok büyük değişim yaşadı. Bunu kabul etmek lazım ama bu değişim Ahmet Çınar'ın önümüze koyduğu fotoğrafı geçersiz kılmıyor. Rahmetli Recep Yazıcıoğlu'yla başlayan statükoya başkaldırma ve kendini yenileme Efkan Alâ gibi valilerle genişledi. Trabzon Valisi Nuri Okutan, Batman Valisi Recep Kızıltan, Mersin Valisi Hüseyin Aksoy gibi başarılı bürokratlarla devam ediyor bu halk ile bütünleşme durumu. Ancak, yeterli değil. İdeali yakalamak için daha fazla kitabın yazılması lazım. Ahmet Çınar, Kafkasya'dan göç edip Türkiye'ye yerleşen bir ailenin çocuğu. Dağıstanlı. Kitabında Dağıstan'a yaptığı seyahatlere de yer vermiş. Dağıstanlılarla Çeçenlerin yaşadığı dramı, öyle bir anlatmış ki, tüylerim diken diken oldu. Oralarda da müthiş yozlaşma, korku ve dehşet yaşanmış ama ülkesi için direnen Şeyh Şamil ve onun torunları tam bir efsane. Dağlarda kahramanca mücadele etmişler haksızlığa ve ırklarının maruz kaldığı zulme karşı. Ahmet Çınar Dağıstanlıların Stalin ve Lenin'den gördüğü zulüm ile Türkiye halkının "beyaz" Türklerden çektiğini mukayese etmemiş ama kitabı okuyan, benzerliği "şıp" diye anlar!.. Ahmet Çınar, 9 köyden kovulan sivri dilli biri. Enteresan tarafı, AK Parti İktidarı'nın ona 10'uncu köy olması. Aykırı insanlara tahammül bir meziyet çünkü.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.