Dile kolay; 40 yıl

A -
A +

Türkiye gazetesi bugün 40'ıncı yaşını idrak ediyor. Koskoca bir 40 yıl. Neredeyse bir ömür. Bir ömre neler sığmaz ki? Hele Türkiye'de yaşıyor ya da faaliyetinizi Türkiye'de sürdürüyorsanız!.. Türkiye son 100 senesini kavgalarla geçirdi. Rejim kavgası... Menfaat kavgası... Mevki, makam kavgası... İdeoloji kavgası... Sabah başka kavga. Akşam başka kavga. Kavgasız günü geçmedi maalesef bu güzelim ülkenin! De... İsmini bu ülkeden alan Türkiye gazetesi asla kavgaya taraf olmadı. Ne ideoloji... ne menfaat... Bunların hiçbirisi ilgilendirmedi Türkiye gazetesini. Türkiye gazetesi hep istikrardan yana oldu. Her gününde, her döneminde tercihini "huzur"dan yana koydu. Hatta, "Huzur veren gazete" sözü Türkiye gazetesinin sloganı oldu. Hâlâ da öyle... Medya sektörü "Dördüncü Kuvvet" diye anılır ve öyledir de. Yürütme, yargı ve yasama. Hemen ardından medya gelir bu üçlünün. Fakat, medyanın bir diğer yüzü vardır ki, pek bakan olmaz onun bu tarafına. Halbuki, o yönünü görmeden medya hakkında sarf edilen sözler; havada kalır. Medya, kontrolü zor bir güçtür. Kendini çok güçlü sandığın, emniyette hissettiğin bir anda sırtından atıverir seni. Neye uğradığını anlayamazsın! Erol Simavi, Haldun Simavi, Kemal Ilıcak, Dinç Bilgin ve Uzan ailesi. Bunlar uzun süre medyanın içinde olan ailelerdi, hani? Bir de girmesiyle çıkması bir olanlar var: Asil Nadir, Hasbi Menteşoğlu, Mehmet Ali Ilıcak ve Korkmaz Yiğit gibi... Bu kişiler büyük oyuncular... Bir de küçükler var ki; saymaya kalksam kitap olur! Medya sektörü tam bir değirmendir. Çarklarının arasına aldığı kişi ve kurumları öğütüp atar. Buna rağmen Türkiye gazetesi, kimliğinden ve misyonundan taviz vermeden yoluna devam etti. Hasar almadı değil, aldı belki ama dik duruşunu kaybetmedi. Bu başarı değil de nedir? Türkiye gazetesi en büyük dikkati, kişi ve kurumların özelinde gösterdi. Ayrıca, halkı tahrik edici yayıncılığa asla prim vermedi. Tirajı 1 milyon 300 bin de oldu, 200 bin de, 500 bin de fakat Türkiye gazetesinin yayın politikası hiç değişmedi. Aynı tutarlılıkla devam etti. Tirajını arttırdığında böbürlenmedi, okuyucu sayısı azaldığında "Aman bir sansasyon" diye paniklemedi. Hep soğukkanlı, hep itidalli kaldı. Türkiye, coğrafîk yapısı itibariyle de hırçın bir bölgede bulunuyor. Harareti yüksek bir konumu var. Türkiye'nin bölgede lider olabilmesi için istikrarlı olması; siyasetçisi, bürokratı, mahalli idareleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla bir bütün olması ve ortak aklın etrafında toplanması lazım. Türkiye gazetesi işte bunu istedi. Yayın hayatında hep bu yolu takip etti. Günlük politikalara prim vermek yerine uzun vadeli düşünmeyi ilke edindi. Nice huzurlu senelere...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.