Dilinize sahip olun, lütfen!

A -
A +

Seçimlere şunun şurasında dört ay kaldı. Aldı beni bir endişe ki, anlatamam. Nasıl endişelenmeyeyim? Daha şimdiden liderler birbirine demediğini bırakmaz oldu. Hırsız!.. Şerefsiz!.. Alçak!.. Namert!.. Soysuz!.. Ruh hastası!.. Bu ithamlar daha durduk yerde söyledikleri. Bir de meydana indiklerini düşünün! Tamam, oy toplamak için söylüyorlar. Da... vatandaşın ruh hali ne olacak? Fırtınaya yakalanmış gemi direği gibi bir o yana yatıyor garibimin duyguları, bir bu yana. Buna yürek mi dayanır? İnsan, vatandaşın içine düştüğü durumu düşünüp kahroluyor ister istemez! Bir ara, 'yoksa' dedim kendi kendime. 'Ben mi evham ediyorum?!!' Öyle ya, onlar bizim liderlerimiz. Bu kadar sorumsuz olmaları mümkün mü? Sarf ettikleri sözlerin ve öfkelerinin yan etkisi olacak olsaydı, böyle davranmazlardı! İşin içinden çıkamayacağımı anlayınca; akıl akıldan üstündür, deyip Psikiyatri Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Burhanettin Kaya'ya sordum. Bir etkisi var mı? "Olmaz olur mu" dedi Kaya. Vatandaş, göz önünde olan önemli figürlerin sözlerinden fazlasıyla etkilenirmiş. Bilhassa gençler. Bu karakterlerin düşüncelerini, açıklamalarını, tutumlarını, davranışlarını dikkatle izlerlermiş. Herhangi bir gerilim karşısında sergiledikleri refleks ve mimiklerine varıncaya kadar izlerlermiş hem de. Yetmezmiş gibi onları kendilerine rol model de seçerlermiş. Sadece, Kurtlar Vadisi isimli dizinin aktörleri rol model olmuyormuş yani. "Eee, olmuş da ne olmuş" deyip geçiştirilecek bir mesele olsaydı keşke, öyle değilmiş. Onu da anlatayım. Siyasi liderlerin rol model olmasının vahim sonuçları var çünkü. Liderler arasındaki kavga, vatandaşın karakterinde ciddi değişime neden oluyormuş. Çözüm üretme kabiliyeti sıfırlanıyormuş bir kere. Rol model seçtikleri lider var ya, aynen onun gibi davranmaya başlıyorlarmış bir müddet sonra. Karşısındaki kişiyi anlamaya çalışmaktan uzak; iddiacı, üstünlük taslayıcı, tarafgir ve suçlayıcı bir karakter olup çıkıyorlarmış. Halbuki millet olarak bizim, birbirimizi dinleyip anlamaya ve karşımızdakinin düşüncelerine saygı göstermeye ne kadar ihtiyacımız var değil mi? Birbirimizi anlayalım ki, orta bir noktada buluşma imkânımız olsun ve birlikte yaşamanın tadını çıkaralım. Aklıselim sahibi herkesin istediği bir şey bu. Rol model seçilen liderler olmadık yerde çıngar çıkarıp; karşısındakini sürekli, "hırsız", "şerefsiz" diye yaftalarken nasıl yapacağız peki bunu? Siyasetçinin omurgasız olduğu hepimizin malumu. Bugün "şerefsizlikle" itham ettiği muhatabıyla yarın koalisyon yapacak kadar pişkin olduğunu da biliyoruz. Seçim bitti ve siyasetçi dediklerinin hepsini unuttu diyelim. Ya, onun ithamlarını "doğru" kabul edip kendisi gibi düşünmeyeni "kötü", hatta "düşman" belleyen gencin durumu ne olacak? Siyasetçi onu kendine benzetti bıraktı. Verdiği "sen-ben" kavgası, toplumu ayrıştırdı. Uzlaşmanın yerini çatışma aldı! Ortak akıl terk eden ve dayanışmadan uzak duran bir toplum modeli çıktı ortaya! Bir kesimi örselenmiş; kendini aşağılanmış hisseden bir toplum. Onun için siyasilerden rica ediyorum: Lütfen, vatandaşı birbirinden soğutan ve uçlara taşıyan söz ve davranışlardan uzak durun. Lütfen yapın bunu!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.