Bir şehrin gördüğü ilgi ile o şehirde yaşayan insanların maruz kaldığı muamele taban tabana zıt olabilir mi? Olmaz ama eğer, o şehir Diyarbakır'sa oluyor. Diyarbakır'a vaat edilenlerin yüzde biri gerçek olsaydı kent uçardı! İnsan hakları konusunda esip gürlemek isteyenin tek adresi Diyarbakır. Etnik meseleleri kaşımak isteyenler de hakeza bu şehirde çöreklenmiş. Batının o anlı şanlı 'insan hakları' dernek ve siyasi organları hiç boş bırakmıyor bu kenti. Büyükelçilerin cirit attığı yer yine Diyarbakır. Şayet Başbakan bir mesaj vermek istiyorsa, Diyarbakır'a koşuyor. Sadece o mu? Muhalefet de postu oraya sermiş, ne söyleyecekse orada söylüyor. AB temsilcilerinin hepsi orada. Hele ABD yetkilileri: Biri gidiyor, biri geliyor. Gelelim zurnanın zırt dediği yere: Bunların Diyarbakırlı ile ilgisi ne? Bu nutukların, yazılı ve sözlü açıklamaların hiçbirisi Diyarbakırlının karnını doyurmuyor. Diyarbakırlı, boş laf değil iş istiyor... aş istiyor... evine götürecek ekmek istiyor... Edirne'de, İzmir'de daha doğrusu Anadolu'nun herhangi bir kentinde yaşayan bir insan nasıl dinliyorsa, Diyarbakırlı da aynen öyle dinliyor bu siyasetçilerin, aslan sosyal demokratların, vatan kurtarıcıların konuşmalarını!.. Diyarbakırlının gündeminde geçim var. Diyarbakır'ı kurtarmak isteyenlerin gündemi ise seçimle, kendini ispatlamakla, pastadan pay almakla... daha doğrusu Diyarbakırlıyı ilgilendirmeyen meselelerle dolu. Diyarbakırlı, Diyarbakır'a gelip elini sıkandan, kendilerini meydana toplayıp nutuk atanlardan bunalmış. Hepsine gına gelmiş bu tür kuru gürültülerden. Diyarbakır'da kimi gördümse, eli şakağında düşünüyor. Eğitim fırsatı yok... Sağlık imkanı yok... İş yok... Yok. Yok. Yok!.. Gelen konuşuyor... Giden konuşuyor... Hepsi laf salatası. Karın doyurmuyor ki! Sivil Toplum Kuruluşları Platformu'nun organize ettiği ve 'Türkiye için el ele' sloganıyla gerçekleştirdiği Siirt, Batman ve Diyarbakır gezisinde görülen fotoğraf üç aşağı beş yukarı işte buydu. Diyarbakır, iklimi çok güzel bir bölgede bulunuyor. Tabiat cömert. Hava, su ve güneş var. Ayrıca 10 bin yıllık tarihî bir mirasa sahip. Sivil Toplum Kuruluşları Platformu'nda yöreyi daha önce hiç görmemiş olan dernek ve vakıf başkanları da vardı. İlk tepkileri şöyle oldu: "Bu kadar güzel bir yöre nasıl olur da fakir kalabilir?" Diyarbakır'ı belki de ilk defa böyle bir sivil inisiyatif ziyaret ediyordu. "Gelin el ele verelim ve bölgenin fakirliğini yenmek için proje üretip yatırım yapalım" diyen bu platformun yöre insanından gördüğü ilgi tahminlerin üstündeydi. Çünkü, boş laf etmedi Platform Başkanı Hasan Ekşi. Bölge hakkındaki intibalarını "Bir küçük sinek için koca bir tencere ayran dökülmüş hep" diye özetleyen Hasan Ekşi, önümüzdeki günlerde Diyarbakır başta olmak üzere yöreye yatırım yapacaklarını ve bu yatırımları gerçekleştirmek için kurulacak olan holdingleri çeşitli yörelerde iş yapan sanayicileri ortak yaparak güçlendireceklerini söyledi. "Diyarbakırlının Siirtlinin acısı benim acım. Üzüntüsü benim üzüntüm" diyen Hasan Ekşi, bu ziyaretin sadece bir tanışma ziyareti olduğunu söyledi ve önümüzdeki günlerde kolları sıvayıp yatırım yapmaya başlayacaklarını bildirdi. Bir gazeteci olarak bu hareketi çok önemsiyorum. Nedenini de önümüzdeki yazıda izah edeceğim.