Diyarbakır'ın gerçek yüzü

A -
A +

Diyarbakır deyince akla terör geliyor maalesef! Hemen belirtmeliyim ki, bu büyük bir yanılsama. Gerçek Diyarbakır'la, belleklerdeki Diyarbakır'ın uzaktan yakından ilgisi yok. Diyarbakır Güneydoğu Anadolu'nun Paris'i. Daha doğrusu Paris'iydi. Her şeyden önce genlerinde İpek Yolu kültürünü taşıyor çünkü. Sosyal hayat zaten fevkalade iyiydi. Yeme içme yönünden de muazzam bir zenginliğe sahip. Ayrıca, bu işi adabıyla yapan bir halkı vardı Diyarbakır'ın. Son 30 yıl içinde yaşanan göç hadisesi, Diyarbakır ekonomisinin üzerini külledi. Sosyal hayat da aynı akıbete uğradı tabii. Yoksul ve terörden muzdarip bir şehir var şimdi Güneydoğu Anadolu'da. Terörün neden kaynaklandığını sıralayacak değilim bir bir. Herkesin malumu, nesini sıralayayım!.. Da... Diyarbakır halkı terörden bezdi. En az Batı Anadolu'da yaşayanlar kadar bezdi hem de. Bitsin, istiyorlar. Bitsin ve ahali, işine gücüne dönsün. Bu isteği destekleyen birçok olumlu gelişmenin olduğunu da söylemeliyim bu arada. Evet, işsizlik hâlâ yüzde 20 civarında. Finansmana erişim oldukça zor. Tarım ve hayvancılık henüz istenilen seviyede değil. Ancak, pozitif gelişmeler de var bölgede. Eskiden sulama kanalları için senede 15 milyon TL ödenek ayrılır, o da vaktinde ya gelir, ya gelmezdi. Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, GAP Eylem Planı'nın bölgeye müthiş bir hareket getirdiğinin altını çizip "Eskiden gelen azıcık paranın nereye harcanacağı bilinemezdi, şimdi 200 milyon TL tutarındaki ödeneği harcayacak yer bulmakta zorlanıyoruz" dedi. Sulama kanallarının yüzde 60'ı tamam. Vali Toprak, 2012'de tüm ana su kanallarının tamamlanacağını söyledi. 5 bin 500 metre uzunluğundaki kale surları da restore ediliyor. Ki, bütün bunları yan yana getirip Diyarbakır'ın hem ticarette, hem sanayide, hem turizmde ve hem de tarım ve hayvancılıkta yüksek bir performans gösterdiğini söylemek mümkün. Rakamlara da yansıyor zaten bu performans. Diyarbakır ekonomisi ve ihracatı her sene yüzde 30 oranında artış gösteriyor. Birinci organize sanayi dolmuş; ikincisine yer aranıyor. Küller kalkıyor yani. TÜRKONFED'in "Bölgesel Kalkınmada Kalkınma Ajanslarının Rolü" paneli geçen hafta sonu Diyarbakır'da yapıldı. TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, "Barış için, kardeşlik için, eşitlik için hepinize merhaba. Diyarbakır evimizdir" anlamına gelen Kürtçe seslendi Diyarbakır halkına. "Jibo aşiti, jibo bırati, jibo wekhevi sılav jı wetevan, Diyarbakır malameye..." Boyner ayrıca, "Hiçbir evladımızın kendi vatanlarında birbirlerine kıymalarına, şehit olmalarına, hiçbir evladımızın dağ başında, duasız, namazsız gömülmesine artık tahammülümüz yok" diyerek; tüm annelerin ortak dileğini seslendirdi. Bu sıcak gelişmeler, BDP'nin "iki dil" kararı aldığı günlere rast geldiği için daha bir dikkat çekici oldu. Fakat, hemen belirteyim ki, bu eylem ve davranışlar teröre destek anlamına çekilmemeli. Diyarbakır'ın sosyal ve ekonomik yapısındaki iyileşme toplumu terörden uzaklaştırıyor. Diyarbakır, terör yerine refahı konuşuyor artık. Aynı gün "Gelişmeleri endişeyle izliyoruz" diye açıklama yapan Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, keşke katı mesaj vermek yerine Ümit Boyner'in yaptığını yapsa ve halkı Kürtçe selamlasaydı. Kürt halkı ile PKK'nın terör ayağını birbirinden ayırmanın vakti geldi çünkü.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.