Diyarbakır ahalisi kritik bir eşiğe geldi. Dananın kuyruğu yarın kopuyor. Diyarbakırlı sandık başına gittiğinde hangi halet-i ruhiye ile oy kullanacak acaba? Bence, önündeki seneleri hesap etmeli. Nedenini de söyleyeyim. Bugün sisli, karmaşık. Doğruyla yanlış iç içe. Duygu yüklü. Halbuki gün, Diyarbakırlının aklıyla hareket etmesini gerektiren bir gün. Akıl, hem kendisinin, hem çoluk çocuğunun geleceğini düşünmesini emrediyor. Öfkeyle kalkanın zararla oturduğunu Diyarbakırlı hepimizden daha iyi biliyor. Çok acı günler yaşadılar çünkü. Geçmişte yaşananlar bu gerçeği en iyi onlara öğretti, bu kesin. Kutbettin Arzu, Diyarbakır'ın çehresini değiştirme hususunda iddialı. Hemşehrilerine hizmet etmek aşkıyla yanıp tutuşuyor. Kültürüyle, aile yapısıyla ve aldığı terbiye ile Türk, Kürt ayırımı yapmadan; herkesi kucaklayacak bir kişiliğe sahip. Her şeyden önce samimi. Onun siyasî beklentilerin değil, kenti imar etmek arzusunda olduğunu hepimizden çok Diyarbakır halkı bilmektedir. Dolayısıyla, Diyarbakırlının bu şansı iyi değerlendirmesi gerekiyor. Kutbettin Arzu, "Diyarbakır'ı zenginleştireceğim" diyor ve ekliyor. "Diyarbakır turizm, sağlık ve eğitim alanında bölgenin cazibe merkezi olması işten bile değil." Doğru. Orta Doğu, Asya ve Rusya... bu coğrafyanın gençleri Diyarbakır'a gelirler; hem de güle oynaya gelirler. Hakeza sağlık. Bölgedeki hangi ülkeye gitseniz, sağlık problemi var. Neden bölge insanları Diyarbakır'a gelip tedavi olmasın? Turizm zaten Diyarbakır'ın işlenmemiş en önemli potansiyeli. Tarım ve hayvancılığı hiç saymıyorum. Onlar zaten Diyarbakır'ın olmazsa olmazı. GAP da tam anlamıyla faaliyete geçiyor ki, deme gitsin. Arzu seçilirse Diyarbakır zenginliğin başkenti olmaya namzet. Osman Baydemir kazanırsa da terör başkenti olmaya devam!.. Arzu, bölgenin yer üstü zenginlikleri kadar yer altı zenginliklerinin de olduğuna dikkat çekip ardından da bölgenin üzücü gerçeğine parmak bastı. "Diyarbakır'da zenginlik çok ama biz onları işlemek yerine, enerjimizi birbirimizle kavga ederek tüketiyoruz." Ne büyük hata! Türkiye senelerce laik - anti laik kavgası yaptı da ne oldu? Sıfıra sıfır elde var sıfır. Türk - Kürt kavgası da bitecek nihayetinde. Bari Kürt'ün de Türk'ün de bir katkısı olsun bu bitiş sürecine. *** Yazıcıoğlu: Senelerce siyaset yaptı. Hapiste çektiği acılar yetmiyormuş gibi gündelik hayatta da sıkıntıları hiç eksik olmadı. Fakat, onurundan taviz vermedi. Ne fikrinden şaştı, ne de duruşunu değiştirdi. Dimdik yaşadı. Mütevazı insanların vakarı vardı onda. Muhsin Yazıcıoğlu'nun vefatı hepimizi üzdü. Allahü teala rahmet eylesin. Ailesine, yakınlarına, sevdiklerine ve sevenlerine sabırlar diliyorum.