Türkiye'nin sağlık alanında son senelerde katettiği mesafeye hepimiz şahit oluyoruz. Reform üstüne reform gerçekleşiyor. Hastaların doktora ulaşımı çok kolaylaştı bir kere. Hastaneler yeniden yapılandı ve sayıları arttı. Türkiye bölgenin sağlık merkezi olmaya aday. Cerrahi operasyonlardan tutun da organ nakline kadar her türlü tedavi yöntemi başarıyla uygulanıyor ülkemizde. De... buna rağmen hastalıklar artıyor. Bunun başlıca nedeni kötü beslenme! Avrupa Birliği (AB) kötü beslenmeyi (malnütrisyon) obezite ile birlikte "en önemli halk sağlığı problemi" ilan etti. Nasıl etmesin ki? Kötü beslenmenin AB ekonomisine getirdiği yük tamı tamına 170 milyar auro! AB verilerine göre sağlıklı fertlerin yüzde 5-15'i, hastaneye yatan hastaların yüzde 30-40'ı ve bakımevinde yaşayan yaşlıların yüzde 60'ı kötü beslenme ya da beslenmeyle ilintili risk altında. En yüksek risk ise yaşlı ve kanserli hastalarda görülüyor. Kanserli hastalarda yüzde 43, yoğun bakımda yatanlarda yüzde 52 olarak tespit edildi bu risk! Türkiye'de de durum üç aşağı beş yukarı aynı. Güzelim yemekleri bırakıp fast food beslenmeye kaydı toplum. Hele gençler. Sebze yemeğini dahi tanımıyor birçoğu. Bir de tabii, istemesine rağmen et yiyemeyen, proteinli gıda alamayanlar var. Kötü beslenme enfeksiyonlara eğilimi arttırıyor, hastanede kalış süresini uzatıyor, ölüm oranlarını yükseltiyor ve üstüne üstlük ciddi ekonomik kayıplara neden oluyor. Klinik Enteral Paranteral Nütrisyon Derneği (KEPAN) kötü beslenme ile mücadele eden ve toplumu bilgilendirme hususunda önemli etkinliklere imza atan bir sivil toplum kuruluşu. Dünya Nütrisyon Günü kabul edilen 8 Kasım 2012 günü Odakule'de sergilenen 3.5 metre yüksekliğindeki "Elma Maketi" İstanbullular tarafından büyük ilgi gördü. Beyoğlu Belediyesi ile iş birliği yapan KEPAN, dev elma maketinin yanı sıra Beyoğlu ve çevresinde "sağlıklı beslenmenin sembolü" olan yeşil elma dağıttı. Maksat belli: Toplumu sağlıklı beslenmeye davet. Bir başka örnek daha vereyim size. Dünyada 400 milyon insan Hepatit B virüsü taşıyor. Ülkemizde ise 3 milyon kişi hepatit B taşıyıcısı. Taşıyıcıların tamamı hasta değil tabii. Ancak, virüsü başkalarına bulaştırıp onların hasta olmasına neden olma ihtimalleri çok yüksek. Dolayısıyla taşıyıcıların tespit edilip yakınlarının aşılanması zaruret haline geliyor. Türkiye'de bir yılda 140 milyon TL harcanıyor Hepatit B hastalığı için. Sağlıkta birinci kural hasta olmadan hastalığı önlemektir. Eğer kişi hasta olmuşsa, o zaman da erken teşhisle tedavi yoluna gitmektir. Gecikmeler sağlığa zarar verdiği gibi ülke ekonomisine de ağır yükler getiriyor. Türk Karaciğer Vakfı başta hepatit olmak üzere tüm karaciğer hastalıkları hakkında toplumu bilgilendirmeyi hedefleyen bir gönüllü kuruluş. Yine bir kongre yaptı bu kuruluş ve toplumu hepatite karşı bilgilendirdi. Hepatit ihmale gelmeyen bir hastalık! Geçen sene Türkiye'de bin karaciğer nakli gerçekleştirildi. Bunun yüzde 60'ı hepatit B hastasıydı. Uzmanlar 20 sene sonra hepatit B virüsünün kalmayacağını söylüyorlar ama neden daha kısa sürede bitmesin? Tahlil yaptırır, aşı olur ve doğru beslenirsek; yaparız bunu.