Doğru bilinen yanlışlar!..

A -
A +

Teknoloji arttıkça, çevremizdeki radyasyon miktarı da artıyor. Bu bir gerçek! X-Ray cihazı mesela. Havalimanı girişinden tutun da alışveriş merkezlerinde ve hatta çalıştığımız iş yeri girişinde artık o karşılıyor bizi. Her geçişte bir miktar radyasyon alıyoruz tabii. De... ne kadar riski var bu radyasyonun? X-Ray cihazından her geçişte 0,002 milirem (mrem) radyasyon yükleniyor kişi. Hepsi bu yani. Hani, çok tartışılan cep telefonu ve baz istasyonları meselesi var ya... O da bilgi kirliliğinden öte gitmiyor. HÜ Onkoloji Enstitüsü Prevantif Onkoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Çelik, "Uluslararası Interphone Araştırma Raporu baz istasyona yakın olma ve cep telefonu kullanımının kanser riskini arttırmadığını gösterdi" dedi. Bitmedi... Nükleer reaktöre yakınlık meselesi var bir de. Nükleer reaktörün 70 kilometre yakınında yaşayan kişi 0.01 mrem, termik santralden ise 0.03 mrem radyasyon alıyor. Problem değil yani. Zaten insan hiçbir teknolojik alete muhatap olmasa dahi tabiattan senede 360 mrem radyasyon alıyor. Ha, bu arada; risk sınırının bin mrem olduğunu da belirteyim. Bunları söyledim diye risk yok sanamayın sakın. Var. Hem de fazlasıyla var. Günde bir paket sigara içen kişi senede bin mrem radyasyon alıyor. Bu, vücudun aldığı radyasyon. Bir de akciğer var ki, 10 bin mrem'e kadar çıkıyor bu rakam. Riskse, risk bu işte. Sigara! Riskten kurtulmak isteyenin sigarayı bırakması lazım. Başka çaresi yok. Prof. Dr. İsmail Çelik, güzel haberler de verdi, 4. Prevantif Onkoloji Sempozyumu'ndan sonra yaptığı basın toplantısında. Sigara Bırakma Eğitim Kursu bunlardan en önemlisiydi belki de. Çok başarılı sonuçlar alınıyormuş çünkü. Sigara Bırakma Kliniklerine başvuran her dört tiryakiden üçünün sigarayı bıraktığını belirten Çelik, Sağlık Bakanlığı'nın attığı önemli bir adımla kursların daha da başarılı hale geldiğinin altını çizdi. Sağlık Bakanlığı, sigara bırakma kliniklerine başvuranlara ücretsiz destek sağlama kararı almış. 15 Aralıkta yürürlüğe girmesi beklenen bu uygulamanın çok isabetli olduğunu söyleyebiliriz. Kanser hastası olan kişinin her türlü tedavi ve hastane masrafını devlet karşılıyor zaten. Ücretsiz destek sayesinde, hem devlet büyük bir masraftan kurtarılmış, hem de o kişi hastalığa yakalanma riskinden uzak tutulmuş oluyor. Bir taşla iki kuş. Böyle şey olur mu demeyin? Türkiye'de bildirilen mesleki kanser yok! Türkiye'de yıllık 150 bin kanser vakası var ama hiçbirisi mesleki kanser olarak geçmiyor kayıtlara. Halbuki, dünyada yüzde 10 bu oran. Bilhassa ağır metal sanayinde; çok rastlanıyor mesleki kanser hastalığına fakat, nedense tıp eğitim müfredatında yer almıyor! Koruyucu hastalıkların başında gelmesine rağmen mesleki hastalığın ciddiye alınmaması akla ve havsalaya sığmıyor ama burası Türkiye; alınmıyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.