Koskoca dünyada yaklaşık 2 trilyon kadar göçmen kuş yaşıyor. Renkleri yeşil bu kuşların. 'Dolar Kuşu' da denir onlara. Gerçi yeryüzünde 40 trilyondan biraz daha fazla başka kuşlar da var ama onların mekanları sabit. Benim bahsettiğim kuşların farkı, uçar gezer olmaları. Çok narindirler, kondukları ülkeyi anında ihya ederler, tamamı pırıl pırıldır ama çok ürkektir hepsi de. Özel ihtimam isterler. Bakımları zordur yani. Dolar Kuşu yakalamak için farklı yöntem gerekiyor. Öyle kolay ele geçen kuşlar değildir bunlar. Gidecekleri ülkenin iyi besin kaynağına sahip olmasını şart koştukları gibi üremelerine imkân veren doğru iklim de istiyorlar. Hele mevsim dışı avlanmalara ve kayıtsız av aletleriyle üzerlerine gidilmesine asla ve kat'a tahammülleri yoktur; böyle bir durumda hiç durmaz, 'pır' uçup giderler. Türkiye sanayisi için İstanbul neyse; dünya kuşları için de ABD odur. İmkân bulsa, dünya kuşlarının tamamı ABD'ye göç ederler. Oradaki iklim ve kuşlara gösterilen ihtimam çok farklıdır çünkü. Fakat, böyle bir imkân yok. İki trilyon kuşun göç etmesinin ana sebebi bu imkânsızlık zaten. Gözleri de karadır haa. Maceracı bir tarafları var yani. Daha iyi yem bulup beslenmek için o ülke senin, bu ülke benim uçup durmaları ondan. Borsa binalarının çatışına tünemeyi çok severler mesela. Bu kuşlardan Türkiye'ye gelip İMKB çatısına konan veya Hazine'nin çıkardığı tahvillerle beslenen yok mu? Olmaz olur mu, var tabiî. Var olmasına var ama Türkiye piyasasının dişinin kovuğunu doldurmuyor bu gelişler. Daha fazla gelmesi lâzım. Dolar Kuşu konmadı mı, o âlemin toprağında ot bitmiyor. Kondu mu da, çöl bile vaha olup çıkıyor. Böyle de bir hususiyeti var bu kuşların!.. Senelerce birbiriyle kanlı bıçaklı yaşayan, daha 1950'ye kadar birbirinin gözünü oymak için her fırsatı değerlendiren Avrupalı, AB şemsiyesi altında birleşmişse; biraz da bu Dolar Kuşu sebebiyle olmuştur bütün bunların hepsi. Türkiye'nin tabiat şartları ve iklimi de müsait aslında bu kuşların yaşaması ve neslini devam ettirmesi için ama bazen öyle çarpık hareketler yapılıyor ki, göçmen kuşlar gelmediği gibi yerli olanlar da uçup gidiyor. Türkiye'nin ekonomi kültürü, öyle enteresandır ki; bazen bir kuş için tüm sürüyü ürkütüyor, bazen de sürüye ev sahipliği yapmak varken; tüyü dökülmüş kendi kuşlarını koruma gayreti içine giriyor. Bu ve buna benzer uygulamalar sonucu zaten ürkek olan kuşlar, Türkiye semalarından geçip başka ülkelere gidiyorlar. Bu arada Türkiye'nin doğusunda inceden inceye bir yapılanma görülüyor ki, çok tehlikeli bu. Büyük Ortadoğu Projesi adı verilen BOP'tan bahsediyorum. Şayet ABD, kafasına koyduğunu uygular ve çölün ortasında 'BOP' vahasını kurarsa; Türkiye yandı. Yandı, çünkü, sözünü ettiğim yatırım imkânları artık Türkiye için hiçbir önem arzetmeyecek de ondan. Nasıl etsin ki, Avrasya'nın tam orta yerinde yeni bir cazibe merkezi kurulmuş olacak ve yeni kurulan 'BOP' vahası Türkiye'nin elindeki tüm avantajı alıp götürecek tabiî. Bunu söylerken; Türkiye öldü bitti demek istemiyorum gayet tabii ki. Ancak, bu kadar alternatif projenin üretildiği bir coğrafyada Türkiye'nin ve Türkiye'yi yönetenlerin, ilanihaye ıslık çalarak dolaşacak kadar şansı olmadığı da kesin. Onu söylemek istedim, sadece. MI ACABA?!. Babacan, 'Kur dalgalanacak dikkat edin' demiş... Karaya çıkma şansımız var mı, Sayın Bakanım? *** Depresyonu yenmek için bol bol koşmak lâzımmış... Koşmak için de depresyonsuz olmak lâzım! *** Enflasyon Nisan ayında dişini göstermiş... İnşallah 1 Nisan şakasıdır!