Son günlerde okuyucularımdan en çok aldığım soru şu: "Nasıl oluyor da ekonomisi iflas eden bir ülkenin parası değer kazanıyor?" Amerikan Doları'nı kast ediyorlar tabii. Hemen söyleyeyim ki, cevabı çok kolay bu sorunun. Tüm ülke ekonomilerini sarsan Global Kriz neden patladı? Amerika başta olmak üzere batı ülkeleri inşaat sektörü ile büyüme sevdasına düştüler ve sektörü mortgage kredisi ile finanse ettiler de ondan, değil mi?. Peki, gelişmesi nasıl oldu? Şöyle oldu. Adam bir ev almak istedi; fiyatı 200 bin dolar olsun bu evin. Bankaya gitti, mortgage anlaşması yapıp 180 bin dolar kredi verdi banka ona. Borç da 20 sene vadeli olsun. Banka 20 sene beklemektense bu krediyi bir başkasına sattı. Cazip bir kredi, kim almaz? Ekspertiz incelemiş, piyasa rayici iyi: Ev en az 200 bin dolar ediyor. Değerinden 20 bin dolar aşağı tutulmuş bir krediyse hele bu, havada kapılır. Öyle de oldu. Kapış kapış gitti. Bankadan bu krediyi satın alan kurum bir başka kuruma, o da bir başka kuruma sattı. Kimi bono çıkardı, kimi tahvil. Menkul değerler havada uçuştu yani. 5 trilyon dolar tutarındaki kredi türevi katlana katlana oldu mu size 120 trilyon dolar? Hani, "Zehirli Para" diyorlar ya; işte aradaki o 115 trilyon dolar için kullanıyorlar bu tabiri. Her şey yolundaydı aslında ama balon patladı. 200 bin dolarlık ev oldu 400-500 bin dolar ve birden bire "güm!". Yarı yarıya değer kaybetti. Şayet, saadet zinciri kopup balon patlamasaydı mesele yoktu. Patlayınca olan oldu ve kaçış başladı. Herkes elindeki bono, hisse senedi, tahvil gibi fiktif değerlerden kaçıp reel değere koşmaya başladı. Reel değer ne? Dolar! 5 trilyon dolarlık gayrimenkul karşılığında çıkarılan bono, tahvil ve hisse senedi birdenbire değersiz hale geldi. Varsa yoksa reel para; yani dolar. Bir de tabii altın. Elinde altın veya dolar cinsinden paran varsa korkma. Kasanda sakladığın menkul değerlerin yüzüne bakan yok ama doların varsa, yat uyu; hem de deliksiz uyu. Başka bir deyişle, parası, daha doğrusu doları olana ne mutlu. Para karşılığında işlem gören menkul değerlerin hiçbir kıymet-i harbisi kalmadı. Varsa yoksa dolar. Bir paraya bu kadar talep olur da değerlenmez mi? İşte Amerikan Doları ve altına karşı talep patlamasının ana nedeni bu. Altın son 6 ayda yüzde 30 kazandırdı. Hakeza dolar; spekülatörlerin kazanç kapısı. İndir kazan. Kaldır kazan! Hâlâ da yatırımcının en güvendiği liman bu iki para birimi. Daha enteresanını söyleyeyim mi size? ABD Merkez Bankası (FED) şimdiye kadar 1 trilyon dolardan fazla karşılıksız para bastı. Bu da normalde dolara değer kaybettirmeliydi ama olmadı. Olmadı çünkü, tüm ülkelerin dağdaki çobanı da, merkez bankaları da dolar tutuyor. Reel para olmanın avantajı böyle bir şey işte. ABD bir trilyon dolar daha bassa, tereddütsüz o da kapışılır! Bilmem anlatabildim mi? Ha, unutmadan küçük bir tüyo size. Dolar düştüğünde alın, yükselişe geçtiğinde satın. Bu da benden bir iyilik olsun size.