Dünya "Domuz Gribi" tehdidi altında. Meret çok hızlı yayılıyor! Az öldürücü ama hızlı yayılmasından dolayı müthiş tehlike arz ediyor. İnsanlık, büyük bir salgın riskiyle karşı karşıya yani. "Kuş Gribi"nden daha tehlikeli! Evet, Kuş Gribi de tehlikeli ama o henüz insandan insana geçmiyor. Dolayısıyla, fazla risk taşımıyor. Ne zaman ki insandan insana bulaşmayı öğrendi, işte o vakit o da büyük tehlike olacaktır!.. Mevsim geçişlerinde kendini gösteren gribe "influanza" virüsü neden oluyor. Virüsün A ve B türleri ciddi problemler oluştururken, C tipi ise insanlarda hastalığa neden olmamaktadır. A tipi virüs kanatlı hayvanlarda görülen bir virüs. Yakın temas halinde diğer hayvana veya insana geçiyor. Virüsün yapısında zaman içinde değişiklikler oluyor ve bu haliyle insana tutunabiliyor. İnsan vücuduna adapte olmaya görsün! Risk başlıyor. Virüsün insana her geçişinde, insan vücudu yeni tipi tanımadığından salgınlar baş gösteriyor. Mevsim geçişlerinde yaşanan ve dünyada her sene 30-40 milyon kişinin ölümüne neden olan grip (H3N2 virüsü), seneler önce kuşlardan insana geçmiş daha sonra da insan vücuduna adapte olup insandan insana bulaşmaya başlayan virüsten kaynaklanıyor. Bir virüsün tehlikesini; ne kadar sıklıkla görüldüğü ve ne kadar öldürücü olduğu belirler. Domuz Gribi az öldürüyor ama sık görülüyor. Şayet virüs çok hızlı yayılacak olursa, en başta ekonomi zarar görüyor. İş ve eğitimde büyük aksamalara neden oluyor çünkü. İnsanlarda henüz "Domuz Gribi"ni meydana getiren H1N1 virüsüne karşı antikor oluşmadı. Yani, kanda o virüse karşı bağışıklık sağlayan madde yok. Virüs insandan insana geçebiliyor. Hem de hızlı bir biçimde. Tehlikenin vahametini görüyor musunuz? Türkiye'de 20 milyon doz aşıya ihtiyaç var. Domuz Gribi aşısının hazırlık çalışmaları geç başladı ve gerekli izinler yeni alındı. Aşının bu ay içinde Türkiye'de de olması bekleniyor. Peki, kimler aşı olacak? Bu sorunun tek bir cevabı var: Herkes! Aşı 20 milyon ünite, nüfus 70 milyon. Neredeyse dörtte bir! O halde önceliklerin olması kaçınılmaz hale geliyor!.. Hemen belirteyim ki, aşı eczanelere verilmeyecek. Tek yetkili; Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastane ve poliklinikler. Öyleyse, aşıda öncelik kimin? Bu sorunun cevabını, aynı zamanda Sağlık Komisyonu Üyesi de olan Prof. Dr. Serhat Ünal verdi: "Hacı adaylarının mutlaka olması lazım. Çünkü, yedi düvelden insanın bulunduğu bir ortama gidiyorlar. Bir de 65 yaş üzeri olanlar var. Bağışıklık sistemi zayıflamış olan bu kişilere mutlaka aşı yapmak gerekiyor. Kronik kalp, karaciğer, böbrek problemi yaşayan ve kanser tedavisi gören hastalar hakeza. Onlara da aşı şart. Ayrıca, gebeler ve altı aydan küçük çocukların bakımıyla meşgul olanlar." Aşı meselesi üç aşağı beş yukarı böyle. Fakat, iş dönüp dolaşıp yine temizlikte düğümleniyor. Bu hususa çok dikkat etmek lazım. Bilhassa eller. Eller sıklıkla yıkanmalı bir kere. Öksürüp hapşırma halinde mutlaka ağız kapanmalı ki, başkasına bulaşmasın. Bu temel tedbirlere riayet etmekle, birçok tehlikeyi bertaraf etmek mümkün. 20 milyon ünite aşı geleceği söyleniyor ama bu aşıların üretimini yapan ABD'nin ihtiyacını karşıladıktan sonra geleceği hususunu da hatırdan çıkarmamak lazım!