Bitlislilerin şöyle bir iddiası var: "Diyarbakır, Malatya ve Elazığ'daki iş adamlarının çoğu Bitlisli ya da ticareti Bitlislilerden öğrendi." Tezleri de iddiaları kadar enteresan. "Bitlis, İpek Yolu üzerinde bir şehirdi ve Bitlisli geçimini ticaretten temin ediyordu. Rus işgaliyle birlikte Bitlis yerle bir oldu. Şehir halkı Diyarbakır, Malatya ve Elazığ'a göç etti." Pek mantıksız değil aslında bu tez. Sene 1915: Rus İşgali. O gün Bitlis'in nüfusu 40 bin 300. Rusların kovulduğu 8 Ağustos 1916'da ise bin, bilemedin 2 bin kişi kalmış şehirde! Halk göç etmiş yani. O gün, bugün Bitlis belini bir türlü doğrultamamış! Tütün ve şeker pancarı biraz yüzünü güldürmüş Bitlislinin ama kotalarla o ümitleri de yıkılmış. Hayvancılığı da terör yok etmiş. Fabrika desen zaten yok. Cumhuriyet tarihinde gördüğü tek fabrika, Tekel Sigara Fabrikası; şimdi onun da esamisi okunmuyor!.. Fabrika yok. Tarım yok. Ticaret yok diye Bitlisli pes etmemiş ama. Çocuğunun okuyup bürokrat olması için çırpınmış. İşin en güzel yanıysa; Bitlisli iş adamlarının hemşehrilerini yalnız bırakmaması. Bitlis Bitlisli iş adamlarının ismini taşıyan okul, derslik ve yurt ile dolu. En başta da Eren Ailesi. Hemen her okulun alnında Eren ailesinden bir ferdin ismi var. İnşa edip Milli Eğitim Bakanlığı'na devretmişler. Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) ise Ahmet Eren'in eseri. Ahmet Eren "Devlet ne yaparsa, bir o kadar da ben yapacağım" deyip kesenin ağzını açmış. Birçok fakülte ve yüksek okul inşa etmiş bugüne kadar. Eren Ailesi'ni zikrettim diye Bitlis'te sadece Eren Ailesi eğitim yatırımı yapıyor sanmayın sakın. Kiler Ailesi de çok sayıda okul kazandırmış Bitlis'e. Ayrıca, başka aileler de. Devlet de yapıyor tabii. Hasılı kelam, Bitlis'te müthiş bir eğitim seferberliği başlamış ve aralıksız devam ediyor. Bendenizi en fazla etkileyen ise hiç şüphesiz Bitlis Eğitim ve Tanıtım Vakfı (BETAV) oldu. BETAV, eğitim seferberliğini koordine ediyor. Az, çok... kim ne verdiyse toplayıp okul inşa ediyor. Öğrencilere burs veriyor. Şair, "Görmek istersen ilm-i Tiflis'i, çık Dideban'a seyreyle Bitlis'i" demiş.. (Dideban, yörenin en yüksek yeri) Bitlis gerçekten çok güzel bir şehirmiş vakti zamanında. "Cami yıkılmış ama mihrap yerinde" hâlâ. Bitlis malum, Türklerin Malazgirt Meydan Muharebesi'nden önce konakladığı yer. Selçuklular için önemli bir şehir. Osmanlının otuz bir eyaletinden biri. Ahlat buram buram tarih kokuyor. Bitlis Valisi Nurettin Yılmaz başta olmak üzere Bitlis'in ileri gelenleri birleşip Bitlis'in kalkınma stratejisini tespit etmişler. Turizm en başta. Ayrıca, Bitlis'i bölgenin eğitim üssü yapma kararı almışlar. Tarım ve hayvancılık da var tabii. Bu stratejilerin gerçekleşmesi için Vali, Belediye Başkanı, Üniversite Rektörü, Ticaret Odası Başkanı ve BETAV yöneticileri kolları sıvamış. Vali Yılmaz, eski Bitlis'i gecekondulardan arındırmaya kararlı. "Tarihi yeniden ihya edeceğiz" diyen Yılmaz, şöyle konuştu: "Kale başta olmak üzere şehrin tarihî mekânlarını gecekondu işgalinden kurtaracağız. Harekatın adını 'Dozer Harekâtı' koyduk. Kirliliğe neden olan ne varsa yıkacağız." Bitlis ağaçlandırılıyor ayrıca. Öğretmenler Günü'nde üniversite öğrencileri ağaç dikti. Her sene bin ağaç dikecekler bundan sonra. Yemyeşil ve tarih kokan Bitlis göreceğiz yani birkaç sene sonra.