Anadolu'dan başlatıp Ankara'ya kadar sürdürdüğü "Beyaz Yürüyüş"ün ardından DP Genel Başkanlığı koltuğuna oturan Süleyman Soylu, bundan sonra ne yapacak acaba? Beyaz Yürüyüş hareketi; şeffaflığı ve dürüstlüğü sembolize etmenin yanı sıra, bir arzunun da su yüzüne çıkışıydı aslında. Tabandan başlayıp tavana doğru gelişen bir yeniden yapılanma arzu ve isteği ile yanıp tutuşan insanların ayak sesiydi bu. Beyaz Yürüyüş'ün Soylu'nun genel başkan olmasıyla bitmediği kesin. Devam ediyor. Soylu, daha mazbatasını aldığı gün "Demokratlar" dedi. "Kırat gibi koşacak, arı gibi de çalışacaklar." Soylu'nun "Arı" ismini kullanması, ANAP ile birleşme sinyali verdiği şeklinde yorumlandıysa da o mevzua daha sonra döneceğim. DP'nin Süleyman Soylu döneminde ters duran piramidin düzeleceği ve geniş bir taban üzerine oturacağı anlaşılıyor. Bunun ilk işareti olağanüstü kongrede görüldü zaten. Merkez'e çöreklenen statükocular gitti, onların yerine Anadolu'nun yetenekli gençleri geldi. Soylu'ya, Çiller'in "prensi" deniliyor; geçmişte Çiller'in DYP Genel Başkanı ve Başbakan olduğu dönemde İstanbul İl Başkanlığı yaptığı için. Çiller döneminin yeniden başladığı ve Soylu'nun Çiller'in "emanetçi"si olduğu iddia ediliyor. İddia sahipleri; Çiller'in havayı şöyle bir koklayacağını ve şayet şartları uygun görürse, Mayıs ayındaki olağan kongrede yeniden DP Genel Başkanlığı'na aday olacağını öne sürüyorlar. Siyaset bu; olur böyle yakıştırmalar. Soylu Çiller'le olan yakınlığını gizlemiyor ama "emanetçi" yakıştırmasını şiddetle reddediyor. Kim bilir? Belki de Çiller'in desteğini ardına alıp yelkenini dolduran Soylu, yola yalnız da devam edebilir. Çiller sadece bir bilen olur ona. Bu da mümkün. Esas mesele şu: Süleyman Soylu iyi bir lider mi acaba? Gerçekten, onda koskocaman DP'yi çekip çevirecek karizma var mı? İnsanın aklına ister istemez, "Lider olunur mu, yoksa doğulur mu?" sorusunu da getiriyor bu düşünce. Karizmatik lider Konu bu noktaya gelmişken, "İyi lider yoktur, çevresi iyi lider vardır" sözünü de hatırlatmak lazım. Çok karizmatik bir lider var ama çevresinde kimse yok! Neye yarar ki? Nasıl, şeyh uçmaz, onu müridi uçurursa; lider de aynen öyle. Kurmay heyeti güçlü olan liderler parlar; çevresi zayıf olanlar ise söner gider. DP şimdi tam bu noktada. Şayet, Süleyman Soylu çevresine iş bilen insanları toplama becerisini gösterirse, endişeye gerek yok. Dünya değişti. Türkiye de değişti tabii. Bu büyük değişimin ekonomiyi etkilediği gibi, siyaseti de etkilemesi gerekiyordu. Ama olmadı! Türkiye'de siyaset belli statükolara takılıp kaldığı için değişmedi maalesef, değişmiyor da! Ama şart. Siyasî yapının değişmesi lazım. İşte kritik soru bu: Olması gereken bu siyasi değişimi Süleyman Soylu'nun liderliğindeki DP yaşar mi? Neden yaşamasın? Yaşar. Yeter ki, çekirdek kadrosuna akil adamları dahil edebilsin. "Senden olanlar, benden olanlar" diyenleri değil; "Türkiye" diyenleri bulup alırsa bal gibi yaşar. Diğer partilere örnek olur ayrıca! DP'nin her şeyden evvel globalleşen dünyayı iyi analiz etmesi lazım. Şayet, sektörleri iyi tanıyan, dünyanın nereye gittiğinin farkında olan ve global aktörlerle diyalog kurmakta problem yaşamayan kişileri bulabilirse, ne âlâ! Siler süpürür. Türkiye'de bu analizleri yapma kabiliyetine haiz stratejisyenler var mı acaba? Olmaz olur var tabii. Siyasi ikbal peşinde koşmayan pırıl pırıl insanlar var memlekette. Bu insanların tek şartı, girdikleri ortamda kısır siyasi kavgaların olmaması. Sen-ben kavgasıyla işi yok onların. Soylu hele bir de genel merkezi, il ve ilçe başkanlıklarını birer düşünce kuruluşu haline getirsin. Ardından da oraları halkla bütünleştirme başarısını göstersin. Bak sen o vakit, Demokrat Parti Türkiye'deki aklıselim sahibi milyonlarca insan için cazibe merkezi olur mu olmaz mı? Böyle bir yapılanmadan sonra DP'li olmak için ANAP da sıraya girer, diğerleri de. Soylu'nun ANAP'la birleşmeyi falan bir kenara bırakıp; önce, DP'nin içini doldurması lazım. Vizyonu, kültürü, dürüstlüğü ve siyasi geçmişi; bütün bunları yapmaya müsait. Yeter ki, bu sıkıntıyı göze alsın. Gençliği de bir avantaj. Süleyman Demirel mesela. "Daha 40'lı yaşlarında genel başkan oldu" diye hep övülmedi mi?