Dramatik bir hikâye

A -
A +

Önceki makalemde Mersin Serbest Bölgesi'nin hikâyesini yazacağımı bildirmiştim. Gündem yoğun ve ayrıca işleyeceğim çok konu var ama söz verdim bir kere, yazacağım. Bugünü kadar geçmişi de enteresan bu hikâyenin. Dolayısıyla, biraz geriye gidip oradan girelim mevzua. 1980'li yılların başında "Mersin, serbest bölge oluyor" diye bir şayia atıldı ortaya. Serbest bölge nedir? Kimsenin en ufak bir bilgisi yoktu bu konuda. İşin garibi ne resmi makamlar doğru dürüst bir açıklama yapıyordu, ne de ahalinin gidip bu konuyu danışabileceği "bir bilen" vardı. Varsa yoksa tevatür!.. Türk insanının bu gibi konularda gösterdiği feraseti bilmeyen mi var? Çok yorum yapılmışsa da bunlardan biri cımbızla çekilir gibi çekilip alındı en sonunda ve herkesin ağzının suyunu akıtan şu yorumda mutabık kalındı: "Mersin, taş duvarlarla çepeçevre kuşatılacak ve şehrin içinde kalanlar bir eli yağda, bir eli balda zevk-u safa sürecek!" Böyle bir fırsatı kim kaçırır? Yörük milleti bile inandı bu söylentiye. İçel'e bağlı ilçelerde yaşayan birçok aile koyununu, keçisini satıp şehre taşındı. O yetmedi çevre illerden gelenler oldu. O da yetmedi Doğu ve Güneydoğu Anadolu ahalisi akın etti Mersin'e. Hiçbirinin kötü bir niyeti yoktu aslında. Hepsinin maksadı birdi. Serbest bölgenin nimetlerini kardeşçe bölüşüp yan gelip yatmak! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gibi biri çıkıp "Burası yan gelip yatma yeri değil" deyivermiş olsaydı bu kadar izdiham olmazdı belki ama dediğim gibi maalesef kimse bilgi vermiyordu bu konu hakkında. İnşaat sektöründe muazzam bir patlama oldu o dönemde. Nasıl olmasın ki? Şehri dolduran o kadar insana başını sokacak birer dam lazımdı. Ayrıca, daha gelecek olanlar da vardı; onlar sokakta yatacak değildi ya. Birkaç sene içinde Mersin'in dağı taşı inşaatla doldu. Bu göç dalgalarının evle iktifa edeceğini düşünecek kadar saf değildi yöre insanı. Buzdolabı, çamaşır makinesi, elektrikli süpürge ve mobilya da lazımdı onlara. Kimi beyaz eşya mağazası açtı, kimi mobilya. Dağ fare doğurdu Bu kadar yatırım birkaç senede tamamlanmıştı tamamlanmasına ama serbest bölgenin ne mene bir şey olduğu hâlâ netlik kazanmamıştı. Herkesin zengin olacağı biliniyordu sadece. En belirgin tereddüt ise bu zenginliğin Adana tarafından mı, yoksa Antalya tarafından mı şehre giriş yapacağı hususunda yaşanıyordu. "Şehrin sadece deniz ciheti açık olacak, doğu ve batıdan kesinlikle giriş olmayacak" diyenler bile vardı. Bu fikre göre pozisyon alanlar da oldu fakat, ahalinin kahir ekseriyeti Adana tarafındaki kapı civarında pusuya yatmıştı. Paraları dolduracağı çuvalı yanındaydı hepsinin ha, onu da söyleyeyim. Gel zaman git zaman ahalide bezginlik baş gösterdi. Öyle ya, ne gelen vardı ne giden! Kimi dükkanını kapadı, kimi müteahhitten arsa karşılığı aldığı daireyi sattı. Daire fiyatlarında müthiş bir ucuzluk yaşandı o dönemde. Serbest bölge gelmedi diye aç mı kalsın adamlar! Daireyi satıp geçimlerini idame ettirdiler. Bir kısmı da yolu gözleyeceğim derken boyun fıtığı olduğu için aldığı parayı doktorlara yedirdi. 1987'de Serbest Bölge faaliyete geçti geçmesine ama bu geçiş aynı zamanda ahalideki hayal kırıklığının zirveye taşındığı bir dönem olarak da geçti tarihe. Ne şehrin etrafına sur çekilmişti, ne de o kadar insanın yan gelip yatmasını sağlayan bir durum vardı. "Dağ fare doğurdu" yani. Limanın hemen yanına inşa edilen Mersin Serbest Bölgesi yan gelip yatandan ziyade çalışan, üreten ve ihracat yapan müteşebbisler istiyordu. Onlar da geldi. Gerçi bugün 500 faaliyet ruhsatına sahip işletme var ama bir dönem 700'e kadar çıktı bu rakam. Türkiye'deki serbest bölgelerin tamamının gerçekleştirdiği ticaretin yüzde 50'si buradan yapılıyordu ve senelik toplam ciro 5 milyar doların üzerindeydi. Mersin Serbest Bölgesi, ilk olmanın avantajını hiç yaşayamadı. 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu çıktı, beraberinde çifte vergilendirmeyi getirdi. Yatırım ve istihdamın teşvikine yönelik 5084 sayılı Kanun yürürlüğe girdi ve bir darbe de o vurdu. Bütün bu kanunlar istihdamı kolaylaştırmak için çıkarıldı halbuki ama koordinasyon olmadığı için Mersin Serbest Bölgesi'nde ters etki yaptı. Mantığı yoktu çünkü. Döviz kurundaki düşüklük de işin tuzu biberi oldu tabii. Böylesine yanlış uygulama olan bir yerde yatırımcı kalır mı? Mersin Serbest Bölgesi'ni birer ikişer terk ediyor şimdi işletmeler. De... o işletmelerde çalışan 5 bin işçinin geleceği ne olacak? Keşke, bir de bunu düşünen olsa. Keşke!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.