Dün Pakistan'a Bugün Filistin'e

A -
A +

Türkiye'nin iki ezeli dostu: Pakistan ve Filistin. Bu iki dost ülke insanları her zaman Türkiye'nin yanında olmuşlar, şayet bu ilişkiler esnasında bir hata işlemişlerse; onu da kendi hataları olarak kabul edip boyunlarını bükmüşlerdir. Türkiye de her zaman af dileyeni af etmek olgunluğunu göstermiştir. Allah kimsenin başına vermesin. Pakistan'daki deprem felaketinin ardından internet ortamında yazılanlara baktım da yüreğim titredi. Pakistanlı kardeşlerimiz Kurtuluş Savaşı yıllarında Türkiye'ye ne yardımlar yapmışlar anlatamam. Maddi manevi her türlü yardımı yapıp dostluklarını göstermişler. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın depremden sonra hemen Pakistan'a gitmesi de önemliydi. Bu gibi felaket anlarında yapılan yardımın, uzatılan elin büyüklüğü elbette ki önemli ama daha da önemlisi, anında yapılması ve hiçbir beklenti olmadan gösterilmesi bu dostluğun. Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Hüseyin Tanrıverdi dün beraberindeki Türk milletvekilleriyle birlikte Kudüs'e gitti. Maksat, Mescid-i Aksa'da Filistinlilerle halka açık bir sofrada iftar etmek. Beraberlerinde Türk halkının Filistinlilere olan ikramları da var tabii, çam sakızı çoban armağanı. Yola çıkmadan önce yaptığı açıklamada, "İnanıyorum ki, sevgiler, sevinçler paylaşıldıkça artar, dertler ve kederler paylaştıkça azalır" diyen Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi, sendikacılıktan gelen bir organizatörlük kabiliyetine sahip. Türk ve Filistin parlamenterlerini bir araya getirmekte gösterdiği başarılı performans taktire şayan. Daha fazlasını da yapabilir. Onun müteaddit defa Filistin'e gidip gelmesi zaten Filistin Meselesi'ni dünya kamuoyuna taşınmasında önemli rol oynamış ve Filistin'in yalnız olmadığını bir kere daha dünya aleme hatırlatmıştır. Bütün bu yapıcı, olumlu icraatların yeterli olduğunu düşünmek mümkün değil. Elbette ki daha yapılacak olan işler var. Daha fazla Filistinli öğrenci okutmak mesela. Eğitim o kadar önemli bir şey ki, ağacın kökleri bu devrede gelişiyor ve derinlik kazanıyor. Bugün kalkınmış ülkelerin hemen hepsi Asya ve Afrika ülkelerinin gençlerine okuma fırsatı veriyor ve okullarının kapısını onlara ardına kadar açıyorlar. Sebep? Eğitim desteği, evet ama bir de geleceğe yatırım tarafı var bu işin. Yarın hayata atıldıklarında o gençlerin kimi bürokrat, kimi iş adamı, kimi de diplomat veya siyasetçi olacak değil mi? Hah işte! Kendi ülkesinde etkili pozisyona gelen bu insanlar elbette ki geçmişte kendisine el uzatan, kendisine okuma imkanı veren ülke ile ilişki kuracak ve ticaret yapacaksa o ülke ile yapacak, siyasi bir işbirliğine gidecekse o ülke ile gidecek ve yatırım yapacaksa yine o ülkeye gidecektir yatırım yapmak için. Hüseyin Tanrıverdi şayet eğitim konusunda da gerekeni yaparsa alnından öpmek lazım onu. Çünkü, YÖK'ün böyle bir işle uğraşmak için ne vaktinin, ne de tasasının olmadığı görülüyor. O hâlâ sokakları arşınlamakta, araçlara doluşup adli kurumları zorlamayı marifet saymakta. Bu kurum için 'YOK' diyenlere gel de hak verme şimdi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.