Ediz Hun'u tanımanın keyfi

A -
A +

Ediz Hun... Bir zamanların yakışıklı jönü. Şehirli zengin çocuğu ile fakir köylü kızı arasında geçen aşk öykülerinin vazgeçilmez aktörü. Fabrikatör babanın (genellikle Hulusi Kentmen oynardı) şımarık evladı. Duygusal mı duygusal. Anasını, babasını ve de sevdiği kızı kıramayan; bundan dolayı da hep iki arada bir derede kalan ana kuzusu... Ediz Hun bizim için böyle biriydi işte. Kaderde birlikte aynı gazetede yazmak da varmış. İlk başlarda 'gölgesinde kaldım' diye stres yaptım ama çabuk çıktım bu "kıskançlık krizi"nden!.. Tanıdıkça belleğim değişti. Ediz Hun'un o yakışıklılığı; içindeki güzelliğin bir yansımasıymış da farkında değilmişim. Müthiş bir karizma var adamda. Ayrıca, vizyon sahibi. Kültürlü de. Mütevazı olması da ayrı bir özelliği. Tam bir centilmen. Hasılı, dört dörtlük bir insan. Aktörlük onu yücelteceğine, o aktörlüğü yüceltip renklendirmiş. Kendisini, zamane aktörlerinden ayrılan bir özelliği daha var ki, asla göz ardı edilemez. Gerçek bir aile reisi. Sorumluluk anlayışı fevkalade yüksek. Malum, bizim gazetede çevre konusunda yazı yazıyor. Onu bulup gazetemize kazandırdığı için Genel Yayın Müdürümüz Nuh Albayrak'ı hem tebrik ediyor, hem de kendisine teşekkür ediyorum. Ediz Hun'dan çok şey öğrendik çünkü. Hâlâ da öğreniyoruz. O dönemin aktör ve aktrisleri genelde öyleydi. Hepsi toplumun değerlerine saygılı. Ayrıca, örnek insan her birisi de. Cüneyt Arkın ve Göksel Arsoy mesela. Lekesiz yaşadı her birisi. Ekrem Bora, Kadir İnanır da öyle. Kadın oyuncular farklı mı sanki? Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın mesela. Hanım hanımcık yaşayıp gidiyorlar. Ajda Pekkan ve Emel Sayın'ın ne kadar seviyeli bir hayat yaşadığına hepimiz şahit olmuyor muyuz? Ufak tefek kusurları bile büyütülürdü onların ama zamane sanatçılarına bakıp "Onlara haksızlık etmişiz" demekten alamıyor insan kendini. Yenilerin işi gücü sansasyon. Flörtleri, günübirlik ilişkileri ve kameralara yansıyan dağıtmışlıkları ile ne kadar da itici ve kişiliksizler! Toplumun gözü önünde olan bu insanların özel hayatları da tıpkı sanat hayatları gibi sönüp gidiyor. Işıltıları, bir dizi, bilemedin iki dizi kadar ya sürüyor, ya sürmüyor. Yazık! Ediz Hun öyle mi ya? Yediğine, içtiğine dahi dikkat ediyor. Eşine, dostuna saygılı ve onların hep iyiliğini isteyen bir karaktere sahip. Böyle bir insanın dağınık olması, ya da dağınık bir ortamda yaşaması mümkün mü? Değil tabii. Dolayısıyla, çevresi de uyumlu oluyor onun kişiliğine. Tertemiz yani. Ediz Hun'un çevreciliğinin sözde çevrecilik olmadığına bizzat şahit oldum. Hani, "Arslan yattığı yerden belli olur" sözü var ya, aynen öyle. Ediz Hun'un nasıl biri olduğunu öğrenmek isteyen onun çevresindeki insanlara baksın. Hepsi pırlanta. Bir yerde Ediz Hun varsa, orada kirlilik yaşanmaz. İçindeki temizliği çevresine de yayan bir yapısı var çünkü. Onun sporunu ihmal etmediğini biliyordum ama hobisinden haberim yoktu. "Kaktüs ve Sukkulent Derneği"nin kurucusuymuş; yeni öğrendim. 3 binden fazla kaktüs çeşidi varmış. Hayvanları da fazlaymış. Bitki ve hayvanlara bu kadar yakın olan ve onları seven bir kişi, insanları sevmez mi? Kesin sever.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.