El böyle yapıyor

A -
A +

Bu hafta Türkiye için önemli bir haftaydı. Türkiye-İtalya diplomatik ilişkilerinin 150'nci yılı kutlandı bir kere. Ayrıca, Almanların MAN firması Türkiye'deki 40'ıncı yılı münasebetiyle muhteşem bir tanıtım şovu yaptı. Bu iki ülke 1952 senesinde yürürlüğe giren "Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu"nun iki çekirdek üyesi. 1800'lü yılların sonunda çelik endüstrisinin gelişmesiyle birlikte Avrupa ülkeleri baştan sona demiryolu ağı ve çelik köprülerle donatıldı. Bir müddet sonra da Amerika başta olmak üzere dünyanın dört bir bucağına dağıldı Avrupa'nın demir-çelik sanayicileri. Paris'in göbeğine dikilen Eyfel Kulesi ile New York Limanı karşısındaki eli göğe doğru uzanan Özgürlük Anıtı, Fransızların çelik endüstrisinde o günkü gücünü sembolize eder hâlâ. 1900'lü yılların başında ise otomobil üretimi alıp başını gitti. Türkiye'deki demir yollarının önemli bir kısmını da inşa eden Almanların çelik sanayiinde yakaladığı rüzgarla birçok dev şirket çıkardığını görüyoruz. Bunlardan birisi de MAN. MAN, 1912 yılında Haliç'in iki yakasını bir araya getiren tarihî Galata Köprüsü'nü inşa eden firma. 2005 senesinde 7.8 milyar Euro ciro gerçekleştiren MAN firması 33 bin 400 kişi istihdam ediyor. Geçen sene 68 bin 200 kamyon ve 6 bin otobüs üreten MAN Ticari Araçlar, Avrupa'nın en büyük yatırım malları üreten şirketlerinden birisi. Almanya dışındaki ilk üretim tesisini 1966 yılında Türkiye'de kuran MAN Türkiye Yürütme Kurulu Başkanı Orhan Düzgün, geçmişteki iniş çıkışlara rağmen Türkiye'de üretim yapmaktan memnun olduklarını ve bu sene 6.5 milyon Euro'luk yatırım daha yapacaklarını bildirdi. MAN'ın Türkiye'deki toplam yatırımı 76 milyon Euro'yu buluyor ki, hiç fena değil. Ataletin daniskası Gelişmelere dikkatli bakan birinin Türkiye'yi daha iyi okuması mümkün aslında. MAN firması 1887'de ilk dizel motoru buluyor. 1915'te ilk ağır vasıta üretimini yapıyor. Almanya almış başını gitmiş. O günlerde başını adeta kuma gömen Türkiye ise ancak 1966 senesinde Almanlarla birlikte ortak üretime geçiyor. 50 sene geriden geliyor yani. Halbuki, Türkiye'nin de o tarihlerde silkinmesi ve teknolojik gelişmelere ayak uydurması lazımdı, yapmadı. Bu ataletin faturası ağır oldu haliyle. Almanlar teknoloji ihraç ederken biz de işçi ihraç ettiğimiz için davul zurna çaldık maalesef o tarihlerde!.. Bununla bitse yine iyi. MAN disiplinli firma. Sadece teknolojide üstün değil. Sistemini sağlam kurmuş. Rekabet şartlarını ve müşteri memnuniyetini asla göz ardı etmiyor. Kendi ürününü satın alan kamyoncuya, otobüsçüye ve denizciye kredi de veriyor; hem de banka kredisinden daha ucuz ve daha kolay imkanlarla. MAN Finance International Yönetim Kurulu Başkan Vekili Fred Van Putten, toplam portföylerinin 2 milyar Euro olduğunu ve bu sene Türkiye'deki müşterilerine 180 milyon Euro'luk kredi kullandıracaklarını bildirdi. Bunlar hepsi iyi, hepsi güzel. De... AB henüz daha Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) iken temasa geçen, Avrupalının ürettiği makineyi geç de olsa kullanmaya başlayan Türkiye, keşke bir defacık olsun başını kumdan çıkarıp "Yahu" deseydi kendi kendine. "Bu teknolojiden benim üreteceğim hiç mi yok?!" Bu soruyu ancak, tasası olanlar sorar. Türkiye, teknolojiyi kendine hiç tasa etmemiş ki, sorsun!.. Hakeza İtalyan iş adamları. Hepsi Türkiye'de yatırım yapmaya hevesli ama ne mümkün. Dedim ya, atalet! Eski alışkanlıklarımız aynen devam ediyor. Hepsi, bürokrasiden yaka silkiyor! "Bürokrasi" denen meret, hukukî alt yapısını düzgün kuramamış ülkelerin en belirgin illeti. Türkiye hiç olmazsa 2000'li yıllarda bu boşlukları doldurup geleceğe daha güvenli bakabilmeli.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.