Eminönü Tasarım Vadisi

A -
A +

Eminönü öyle sıradan bir ilçe değil; asla değil kat'a değil. Bu bölge İstanbul'un, daha doğrusu Türkiye'nin tarihi yarımadası. Hatta, dünyanın medar-ı iftiharı demek lazım buraya. Sarayburnu ve Ahırkapı sırtlarına oturan o muhteşem ve bir o kadar da mütevazı Topkapı Sarayı... Sultanahmet Camii ve Ayasofya... Biraz daha ilerde kule ve üniversitesiyle sembolleşen Beyazıt. Aşağıda Süleymaniye Camii. Karşısına İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin inşa edildiği Şehzadebaşı Camii. Az daha gidince insanı sarıp sarmalayan Fatih ve Yavuz Selim camileri. İstanbul'un fethinde Anadolu'dan muhacir olarak getirilip yerleştirilen ahalinin geldiği yerin adıyla anılan Aksaray ve onunla bütünleşen Cerrahpaşa semti. Boğaz'ın en görkemli yerinden başlayan saray, onu ve onu taçlandıran camiler ve bu camilerin etrafında toplanan ilim irfan yuvaları. Bu muhteşem tabloyu tamamlayan güven ve yardım sembolü paşa konakları ve onların adını taşıyan semtler. Eski İstanbul işte bu. 1940'larda 50'lerde yavaş yavaş canlanmaya başlayan İstanbul ekonomisi, Sirkeci'yi kendine merkez seçmiş. Oteller, iş merkezleri hep burada o günlerde. Derken, Tahtakale ve Mahmutpaşa peydahlamış. İstanbul'un serveti burada yuvalanmış. Bir yerde servet olur da o yer servet avcılarının istilasına uğramaz mı? Sirkeci Tahtakale'ye taşmış, Tahtakale Mahmutpaşa'ya. Derken Kapalı Çarşı'yı da aşıp Mercan ve Beyazıt'ı da yutmuş bu taşkın. Ardından Laleli ve Aksaray da altında kalmış bu şuursuz gidişin ve her bir taraf gecekonduya boğulmuş. Bir zamanlar İstanbul'un mesken yerleri olan Ahırkapı ve Kumkapı da nasibini almış tabii bu hızlı ve bir o kadar da çılgın değişimden ve o güzelim evler, birer ikişer işyeri olup çıkmış. Ardından da işhanı furyası... ve neticede bu çılgınlık o güzelim yerleri beton yığınlarıyla öyle bir kirletmiş ki, o mis gibi tarihi koklamanın imkanı kalmamış o bölgede. Son 20 senedir üst üste yığılan binalar boşaltılmaya çalışılıyor ama öyle bir girift hale gelmiş ki, içinden çıkmak hâlâ mümkün olmuyor. Gazeteler çıktı, matbaa çıktı, tekstilci çıktı, kunduracı çıktı, avukatlar çıktı, borsacılar çıktı ama bir türlü inmiyor o şişkinlik. Kuyumcular da çıkıyor ama nafile. Yine kalabalık, yine kalabalık Eminönü. Nevzat Er yalnız Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, gayretli bir insan. Eminönü'nü yine eskisi gibi güzide bir semt yapmak için çırpınıyor. İşyerlerini boşaltıp bölgeyi meskenlerle süslemek ve insanların geceleri de yaşadığı bir semt haline getirmek istiyor ama işi çok zor. Zor, çünkü; Eminönü'nde en son söz sahibi kişi belki de belediye başkanı. O kadar karışanı var yani. Fakat Eminönü'nün ne yapıp edilip layık olduğu duruma getirilmesi lazım. Yoksa, dünya alemin iftihar vesilesi olan bu güzel semt kaybolup gidecek! Bu güzeller güzeli yarımadaya ne yapmak lazım ki, eskisi gibi olsun yine? Bendenizin acizane bir fikri var mesela. "Eminönü Tasarım Vadisi" olsun. Neden tasarım? Onu da söyleyeyim. Türkiye'nin tasarıma çok ihtiyacı var bir kere. Bunun altını kalın çizgilerle çizmek lazım. Eğer bir hammaddeyi işleyip mamul hale getirmek istiyorsanız, öncelikle onu tasarlamanız gerekiyor. Ne maksatla kullanılacaksa ona göre bir tasarımı olması lazım o ürünün. Bina için de geçerli bu, otomobil içinde. Hatta oyuncak için dahi böyle bu. "Eminönü Tasarım Vadisi" geniş bir alana yayılmalı. Mimar, modacı, eğitimci, çiftçi, sanayici, bakırcı, kuyumcu... hediyelik eşya imalatçısı ve hatta makine sektörü... her bir tasarımcı gelsin. Hepsi ama hepsi bu vadide yer alsın. Ki, hem tasarım yapsınlar burada, hem de tasarladıkları ürünleri sergileme imkanı bulsunlar. Anadolu kadınları için el sanatı çok önemli bir istihdam alanı aslında ama doğru dürüst tasarım olmadığı için elde kalıyor bu kadınların yaptıkları!.. O eski kilimlerin yeniden tasarlanması lazım mesela. Hakeza oya, nakış, kanaviçe ve örgü işleri. Dünya pazarında ilgi görmesi mümkün olan el işlerimiz var fakat ne düzgün yapılıyor bunlar, ne de pazarlanıyor. Hatta, Etiler, Sümerler, Hititler, Bizans ve Roma dönemden kalan giysilerin de yeniden tasarlanması lazım. Yap ve babanın oğluna sat! Bütün bunların belli bir yerde olması özendirici olacaktır hiç şüphesiz. Ayrıca, rekabeti de körükler, diye düşünüyorum. Böyle kapsamlı bir proje Eminönü'nün çehresini değiştirir. Bu kesin. Türkiye şayet kültürle geçmişi, tasarımla geleceği, turizmle şimdiyi doldurabilirse; köşe olur, köşe!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.