Türkiye'nin son senelerdeki en önemli meselesi ne acaba? Evet, enflasyon ciddi bir konu idi, hâlâ da öyle ama o değil benim sorumun cevabı. İhracat ve döviz hiç değil. İstihdam çok çetin bir mevzu olmasına rağmen o da değil. Türkiye'nin en önemli meselesi şeksiz şüphesiz enerjidir bence. Türkiye hem daha fazla enerji tüketmeye başladı ve hem de dünyadaki global gelişmelerin odak noktasında olduğu için fiyatı da durmadan artıyor bu meretin çünkü. Antalya örneğini verirsem neden böyle iddialı konuştuğumu daha iyi anlatmış olurum herhalde. Antalya, bin 50 megavat elektriğe ihtiyaç duyan bir ildi. Son 78 yılın en sıcak yazının yaşanıyor olmasından dolayı klimaya duyulan ihtiyaç daha bir arttı ve şehrin 100 megavatlık bir ilave elektrik ihtiyacı doğdu. Henüz kesinti falan yok ama durum vahim. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, "problem yok" diyor. Fuil oil veya doğalgazla çalışan santral kurarak bu meseleyi aşacaklarını söylüyor. Antalya böyle de Türkiye farklı mı? Ne gezer!.. Türkiye senede yaklaşık 133 milyar kwh elektrik tüketiyor. Bunun bir de kayıp ve kaçağı var tabii. Haliyle, toplam 185 milyar kwh üretim demek oluyor bu. Türkiye enerji yatırımlarını özel sektör eliyle yapma kararı aldı. Bunu hızlandırmak için bir de Enerji Piyasası Kanunu çıkardı. Fakat, hâlâ üretimin yüzde 70'i kamunun eskiden gerçekleştirdiği yatırımlardan elde ediliyor. Özel sektör yatırımda nazlı yani. Buna tam "naz" dememek lazım belki de. Özel sektör, yatırım yaparken kâr edip etmeyeceğini düşünür haklı olarak. Kâr yoksa neden yatırım yapsın ki? Sanayici olsun, vatandaş olsun...bütün kesimler elektriğin ucuz olmasını istiyor. Bu tezat özel sektörün yatırım yapma iştahını nispeten kaçırıyor!.. Fakat, eninde sonunda özel sektör bu işe soyunacak; hem de enerji şirketlerinin piyasa değerini misliyle katlayacak bir ilgiyle yapacak bunu. Nedeni gayet açık: Türkiye'nin elektrik tüketimi her sene yüzde 8-9 oranında artıyor çünkü. Bu da bir Atatürk Barajı demektir. İş yapana takdir Türkiye'nin ekonomi sahnesinde rol alan piyasa aktörleri bir taraftan enflasyonla mücadele ediyor, bir taraftan çetin rekabet şartlarını göğüslemeye çalışıyor, bir taraftan da global pazardaki payını büyütme gayreti içinde. Bütün bunları hükümet ve sanayici el ele yapıyor tabii. Enerji fiyatlarında ciddi artış olmasına rağmen hükümet son senelerde her türlü varyasyonu yapıp bu fiyat artışını sanayiciyi yansıtmadı mesela. Bu gerçekten takdire şayan bir kararlılıktır ve hükümeti bu tavrından dolayı kutlamak lazım. Hele, Türkiye'nin enerjiyi döviz ödeyerek dışarıdan satın aldığı göz önünde bulundurulduğunda bu takdir bir borç oluyor hepimiz için. Bir diğer takdir nedeni de, sanayiye yansıtılmayan fiyatların devlet kasasından ödenmemesi. Şayet, öyle bir yanlış yapılsaydı; bugün zaten Türkiye enflasyon batağının içinde debelenmeye devam ederdi! Bu, gerçekten büyük bir maharettir ve hem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'i, hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsında diğer kabine üyelerini kutlamak lazım. Doğru, Türk sanayicisi bir, bilemedin iki ülkeden sonra enerjiye en yüksek fiyatı ödeyen sanayici. Bunu inkar etmek kimin haddine. Fakat, enflasyonla mücadele eden bir ülkenin bundan başka çaresi de yok. Onu da unutmamak lazım. Şayet, hükümet biraz duyarsız olsaydı enerji fiyatları bugünkü fiyatların çok daha üstünde olurdu. Ama olmadı. Başarı derken bunu kastediyorum işte. Türkiye enerji kaynakları zengin bir ülke değil. Ancak, son senelerde geliştirilen projeler ve ikili ilişkiler sayesinde Türkiye tam bir "enerji koridoru" olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Kerkük- Yumurtalık'tan sonra devreye sokulan Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Boru Hattı bunun en bariz örneği. Şimdi ona bir de Samsun Ceyhan Hattı da ilave edilirse, Hazar Havzası'na ait petrolün Avrupa'ya taşındığı önemli bir bölge olacak Türkiye. Kömür, doğalgaz ve hidroelektrik çevrim santralleri ile ha bire üretim yapılıyor. Karadeniz'de doğalgaz arayan firmaların çalışması var bir de. Nerede ne imkan varsa hepsi değerlendirilmeye çalışılıyor. Türkiye'de ana metal sanayiinde de ciddi yükseliş görülüyor. Eti Holding Genel Müdürü Orhan Yılmaz'ın sarf ettiği yüksek performansı zikretmeden geçemeyeceğim. Şimdi iş nükleer santrallere geldi. Bunun için hazırlanan kanun da var ama Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'de bekliyor hâlâ. Rahmi Koç, "Nükleer enerji üretimi için kazandığımız iki santral ihalesi bize verilseydi, şimdi bu sıkıntı olmazdı" dedi. Doğru, Cumhurbaşkanı kanunu onaylasaydı olmazdı tabii.