Ertürk'e teşekkür borçluyuz

A -
A +

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk'ün görevi yarın sona eriyor. Kendisi, "Özel sektörde devam edeceğim" diyor. Müthiş bir birikim, kim kaçırır? Kaparlar tabii. De... o kadar büyük operasyonlar yapan ve yaptığını gözünü budaktan esirgemeden yapan Ertürk'e şayet devlet sahip çıkmazsa, "yuh" olsun o devlete. TMSF, 2000'li yılların en çetrefilli işlerini çözüme kavuşturan bir kurum oldu. Dile kolay tam 25 banka ve 714 şirket! Bütün bu işletmelerin yönetimi TMSF'ye devredildi ve TMSF bu şirketlerin önemli bir kısmını verimli hale getirip sattı, kimini tasfiye etti, kiminin de ticaret sicilinden silinmesini sağladı. Bir de TMSF'ye devreden menkul ve gayrimenkuller var. Onların sayısı da önemli bir meblağ: 8 bin 284. Türkiye'de en başarılı açık artırmalar, bu menkuller arasındaki tablo ve tarihî eserlerde oldu. Ertürk, "Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirtmeyeceğim" dedi ve TMSF 6 sene içinde 18 milyar 6 milyon dolarlık tahsilat gerçekleştirdi. Mühim bir meblağ. Şayet, doğru stratejiler olmasaydı bu rakam birkaç milyar dolarda da kalabilirdi. Kalmadı. Ahmet Ertürk ve ekibi sıkı çalıştı, yükseldi. Hazine, fona devir olan bu işletmeler için 30 milyar dolar ödedi. TMSF bu paranın yüzde 62'sini tahsil ederek; Avrupa'nın dahi parmak ısırdığı bir başarı elde etti. Ahmet Ertürk, bu başarıyı "Şeffaflık ve hesap verebilirlik" olarak özetliyor. Doğru. Kamu veya özel sektör... hiç fark etmez. Şayet, yöneticiler bu kıstaslara uygun davranabilmiş olsaydı bugün kamu yürekler acısı bir durumda olmazdı! Bu iki ilke olmadığı için Türkiye'de ne yolsuzluğun önüne geçilebildi, ne de kötü yönetimin. Kötü yönetim kangren olmuş yara! Hakeza risk yönetimi. "R"si daha yok bu kavramın. Ahlâkî sorumluluk da öyle; yok. Hatta hiç yok! Denetim eksikliği ve yönetim zaafı da bunlara ilave edilince, yolsuzluk ve ahlâksız alıp başını gidiyor. Ahmet Ertürk'ün başarısının altında "şeffaflık" yatıyor aslında. Ayrıca, taraflara aynı mesafede durabilme basireti. Evet, iyi niyetli olan banka ve şirketlere o da kolaylık gösterdi ama bu, işi kolaylaştıran ve kamunun alacaklarının tahsilini hızlandıran bir yöntemdi. Ahmet Ertürk TMSF'de görev yaptığı 6 sene içinde çok büyük tecrübe kazandı. Kamuyu ve özel sektörü tanıdı. Onların nasıl yönetildiğine yakinen şahit oldu. Eksikleri ve hastalıkları çok iyi biliyor. Bu birikime daha önceki 25 seneyi de ilave edin. Muazzam bir potansiyel. Bunu değerlendirmek lazım. Devletin değerlendirmesi de en doğru olanıdır bence. Ahmet Ertürk'ün liderliğinde bir birim kurulabilir mesela. Kamu Denetim Birimi. Denetim deyince, akla; o işletmeyi yöneten kişinin kafasına vurmak gelmemeli tabii. Koordinasyon ve bilgilendirmeyi de içine alan bir denetimden söz ediyorum. Şayet, böyle bir yol takip edilirse, kamu kurum ve kuruluşlarının hem daha rasyonel ve hem de daha verimli çalışması temin edilmiş olur kanaatindeyiz. Ahmet Ertürk'ün bilgi ve tecrübesinden faydalanıp kamuya çekidüzen vermek lazım. Ayrıca, böylesine büyük operasyonlara imza atan ve kararlılıkla bu işleri hitama erdiren bir kişinin, kendi haline terk edilmesini, hiç doğru bulmadığımı ifade etmek isterim. Ahmet Ertürk, "Benim kimseye karşı bir kırgınlığım yok" diyor ama onca şirket sahip ve yöneticileri ne düşünüyor acaba? Ya onlar hınç içinde ve öfke besliyorsa?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.