Eski Türkiye eskide kaldı
12 Temmuz 2014 01:00
Başbakan Erdoğan "Türk toplumu hep değişim istedi. Biz onun bu arzusuna cevap verdik ve bizi 3 dönem iktidar yaptı" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün neden cumhurbaşkanı adayı gösterildiğinin "vizyon belgesi"ni açıkladı. Haliç Kongre Merkezi'nde açıklanan bu belgenin neleri ihtiva ettiğine ve Erdoğan'ın verdiği söze geçmeden önce şu gerçeğin altını çizmem lazım. Kongre Merkezi'ne girişten tutun da salona yerleşim düzenine kadar her şey profesyoneldi. Onun için "Vizyon Belgesi" başlığı altında gerçekleştirilen toplantıyı Erdoğan'dan öncesi ve sonrası diye ikiye ayırmak gerekiyor.
Trafikten kendini kurtarıp da Haliç Kongre Merkezi'ne giren için problem bitiyordu. Stantlar kurulmuş, herkesin yaka kartı hazırlanmıştı. Birkaç dakika içinde salona giriş mümkün oldu. Bir de salona yerleşim meselesi vardı ki, o kadar olur. Medya temsilcilerinden sinema sanatçılarına, iş adamlarından işçilere, partililerden bakanlara, milletvekillerinden bürokratlara, sporcudan eğitimciye, din ve mezhep temsilcilerinden etnik grup liderlerine kadar her kesimden insan vardı.
Bu gibi toplantılarda medyanın olduğu gibi bürokratların da konuşmacıyı alkışlaması hoş karşılanan bir durum değildir. Bu boşluklar bile düşünülmüş ve genç partililer tarafından doldurulmuş ve alkışlıyorlardı ki, toplantıyı televizyon yayınından seyreden biri yanlış yorum yapmasın.
Başbakan Erdoğan her zaman olduğu gibi karşısındaki kesimlerin her birine bir mesaj verdi. İşverene de vardı bir söylediği işçiye de. Kadına da vardı, engelliye de. Fakat baştan sona değişim vurgusu vardı. Yeni Türkiye güvencesi verdi.
Konuşmasına Birinci Dünya Harbi ile başladı. Türkiye'nin Almanya ile birlikte bu savaştan yenik çıktığını belirtip Almanya'nın 1945 yılında her şeyini kaybetmiş bir ülke olduğuna dikkat çekti. "Yıkılan Almanya yeniden toparlandı. İki şehri bombalanan Japonya ayağa kalktı" dedi ve Türkiye'nin bu değişimi yaşayamadığının altını çizdi.
Bu statükonun "halkın değişim isteği içinde olmasına rağmen" devam ettiğine dikkat çeken Erdoğan, 27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerine temas etti ve "Milletin değişim isteği reddedildi" ifadesini kullandı.
12 yıllık iktidarları döneminde "halkın dünyadaki değişime paralel değişim isteğine" kendilerinin cevap verdiğini altını çizdi ve "Bizden öncekiler 'önce devlet, sonra millet' diyorlardı. Biz 'önce millet, sonra devlet' dedik" diyerek; değişim umutlarını hiç kaybetmediklerini söyledi.
Toplumun AK Parti'yi tercih etmesinin bu değişim isteğinden kaynaklandığının altını çizdi. Halk her zorluğa ve baskıya rağmen değişim isteğinden vazgeçmedi. AK Parti halkın bu isteğine cevap veren bir partiydi. Erdoğan "Damdan düşenlerin partisi" diye tarif etti AK Parti'yi.
Muhalefetin "ısmarlama adayla yola çıktıkları" iddia eden Erdoğan, "Biz hep dik durduk. İstiklalimiz ve geleceğimiz için mücadele ettik" diye konuştu.
Halkın cumhurbaşkanını kendisinin seçme isteğinin "değişim isteği"nin işareti olduğuna dikkat çekti ve cumhurbaşkanı olması halinde Türkiye'nin önünde bulunan "Terör" ve "Anayasa" meselesinin halledilmesi için öncü rol oynayacağını belirtti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün neden cumhurbaşkanı adayı gösterildiğinin "vizyon belgesi"ni açıkladı. Haliç Kongre Merkezi'nde açıklanan bu belgenin neleri ihtiva ettiğine ve Erdoğan'ın verdiği söze geçmeden önce şu gerçeğin altını çizmem lazım. Kongre Merkezi'ne girişten tutun da salona yerleşim düzenine kadar her şey profesyoneldi. Onun için "Vizyon Belgesi" başlığı altında gerçekleştirilen toplantıyı Erdoğan'dan öncesi ve sonrası diye ikiye ayırmak gerekiyor.
Trafikten kendini kurtarıp da Haliç Kongre Merkezi'ne giren için problem bitiyordu. Stantlar kurulmuş, herkesin yaka kartı hazırlanmıştı. Birkaç dakika içinde salona giriş mümkün oldu. Bir de salona yerleşim meselesi vardı ki, o kadar olur. Medya temsilcilerinden sinema sanatçılarına, iş adamlarından işçilere, partililerden bakanlara, milletvekillerinden bürokratlara, sporcudan eğitimciye, din ve mezhep temsilcilerinden etnik grup liderlerine kadar her kesimden insan vardı.
Bu gibi toplantılarda medyanın olduğu gibi bürokratların da konuşmacıyı alkışlaması hoş karşılanan bir durum değildir. Bu boşluklar bile düşünülmüş ve genç partililer tarafından doldurulmuş ve alkışlıyorlardı ki, toplantıyı televizyon yayınından seyreden biri yanlış yorum yapmasın.
Başbakan Erdoğan her zaman olduğu gibi karşısındaki kesimlerin her birine bir mesaj verdi. İşverene de vardı bir söylediği işçiye de. Kadına da vardı, engelliye de. Fakat baştan sona değişim vurgusu vardı. Yeni Türkiye güvencesi verdi.
Konuşmasına Birinci Dünya Harbi ile başladı. Türkiye'nin Almanya ile birlikte bu savaştan yenik çıktığını belirtip Almanya'nın 1945 yılında her şeyini kaybetmiş bir ülke olduğuna dikkat çekti. "Yıkılan Almanya yeniden toparlandı. İki şehri bombalanan Japonya ayağa kalktı" dedi ve Türkiye'nin bu değişimi yaşayamadığının altını çizdi.
Bu statükonun "halkın değişim isteği içinde olmasına rağmen" devam ettiğine dikkat çeken Erdoğan, 27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerine temas etti ve "Milletin değişim isteği reddedildi" ifadesini kullandı.
12 yıllık iktidarları döneminde "halkın dünyadaki değişime paralel değişim isteğine" kendilerinin cevap verdiğini altını çizdi ve "Bizden öncekiler 'önce devlet, sonra millet' diyorlardı. Biz 'önce millet, sonra devlet' dedik" diyerek; değişim umutlarını hiç kaybetmediklerini söyledi.
Toplumun AK Parti'yi tercih etmesinin bu değişim isteğinden kaynaklandığının altını çizdi. Halk her zorluğa ve baskıya rağmen değişim isteğinden vazgeçmedi. AK Parti halkın bu isteğine cevap veren bir partiydi. Erdoğan "Damdan düşenlerin partisi" diye tarif etti AK Parti'yi.
Muhalefetin "ısmarlama adayla yola çıktıkları" iddia eden Erdoğan, "Biz hep dik durduk. İstiklalimiz ve geleceğimiz için mücadele ettik" diye konuştu.
Halkın cumhurbaşkanını kendisinin seçme isteğinin "değişim isteği"nin işareti olduğuna dikkat çekti ve cumhurbaşkanı olması halinde Türkiye'nin önünde bulunan "Terör" ve "Anayasa" meselesinin halledilmesi için öncü rol oynayacağını belirtti.