Ezgi Ajans: Devletçiliğin daniskasını biz yaşıyoruz

A -
A +

İSTANBUL- Türkiye ekonomisinin lokomotifi tekstil, tekstilin de deri sanayii olmuştur. Deri sanayicileri, daha 1980'li yıllarda dışa açılmış ve 1990'ın başında ihracatın tüm inceliğini öğrenmişti. Her sektörde olduğu gibi fuarcılık, bu sektörün gelişmesinde ve dış pazara açılmasında önemli bir rol oynadı. Fakat, bugün daha fazla fuar yapması gereken Türkiye, branşında başarılı olmuş bir fuarı budamaya uğraşıyor. 10 senedir 'Deri Günleri' adıyla fuar tertipleyen Ezgi Ajans Yönetim Kurulu Başkanı Seyidali Gönel'in anlattıkları sektörde yaşanan garipliklere çarpıcı bir örneği. Gönel'i dinlerken tüylerim diken diken oldu. Sizin de okurken aynı duyguları yaşayacağınızı tahmin ediyorum. 2004 Ocak ayının 8 ila 10'uncu günleri arasında yapılacak olan 'Deri Günleri Fuarı'na hazırlanan Gönel'in anlattıkları, devletçiliğin Türkiye'de ne kadar güçlü olduğunu tüm çıplaklığıyla ifade ediyor. Rusya'ya modamızı satıyoruz Deri sektörü ne alemde? Gönel: "Deri konfeksiyon sektörü, Türkiye'deki sektörler arasında uluslararası dinamiklere en iyi entegre olan bir sektör. Tekstile dayalı konfeksiyon hâlâ fasonculuk yapıyor. Deride de öyle mi? Gönel: "Tekstilde tasarım ve tüketicinin zevkini belirleyen moda yabancıya ait. O, modeli getiriyor ve verdiği siparişi yaptırıp gidiyor. Fakat 4-5 senedir, Rusya ve diğer doğu pazarında Türk firmaları kendi tasarımlarını ve modellerini satıyor artık. Kendi markası ve modası var yani. Batıda yakalayamadığı özgürlüğü bu pazarda yakaladı. Daha da önemlisi kârı da yüksek bu pazarın. İstanbul İmparatorluğu yeniden doğuyor? İkinci deri dönemi Deri konfeksiyon sektörü nasıl girdi bu pazara? Gönel: "Derici, tekstilcinin 5 senedir yaptığını 15 sene önce yaptı. Deri, bu pazarın vazgeçemeyeceği bir ürün. Soğuk iklim bir kere. İnsanlar kendilerini soğuktan deri ile koruyorlar. Türkiye, 1980'lerde dışa açıldı. Dericiler daha o yıllarda pazara çıktı. Her biri Almanya ve Fransa'da depolar açtı, pazarlama ağları kurdu. 90'lı yılların başında komünist rejimin yıkılmasıyla birlikte, Rusya pazarına girip iş yaptı. Şimdi deri ikinci dönemini yaşıyor." Nedir o? Gönel: "Moda dönemi, yani. Bu dönemde sektör modayla da bütünleşti. Kendi modasını satıyor artık. Katma değeri yüksek mal satıyor. Durumu bugün çok iyi." Deri tekstile göre çok dinamik Bu iyilik, sektörün geçmişiyle mi ilgili, yoksa, dünya pazarına göre mi? Gönel: Geçmiş halimizi hiç mukayese etmiyoruz. Dünyadaki deri modasıyla ilgili bu söylediklerim. Mesela İtalya. At başı gidiyoruz bu ülkeyle. İtalya sadece geçmişteki imajından dolayı bizden bir adım daha önde. Hepsi o. Deri konfeksiyonu tekstile göre çok daha organize dünyayla. Daha dinamik." İtalya hâlâ İtalya ama, öyle değil mi? Gönel: "Tabii. İtalya bugün tasarım ve moda satıyor. Bunu yıkmak kolay değil. İtalya, bizim stilistimizin yaptığı bir modeli alıp kendi ürünü gibi satıyor. Buna rağmen deri sektörü şimdi üçüncü dönemini yaşıyor ve batıya da moda satmaya başladı. 4-5 sene sonra Türk deri sektörü dünya lideri olursa kimse şaşmaz buna." Her yıl 20 tasarımcı yetişiyor Sizin bir de tasarım yarışmalarınız var, değil mi? Gönel: "Evet. Her sene en az 20 tasarımcı kazandırıyoruz sektöre. Tekstil için eğitim alan öğrencileri deri sektörüne meyletmeleri için gayret gösteriyoruz. Onları teşvik ediyoruz." Türkiye fuarcılığın önemini biliyor mu? Gönel: "Türkiye'de fuarcılık 80'li yıllarda rahmetli Özal'ın dışa açılma politikalarıyla başladı. Türkiye, fuarcılığı batının tersine bir yapılanma içinde öğrendi. Özel girişimciler yaptı bunu. Almanya'da hepsini devlet yaptı mesela. Bu İtalya'da da böyledir, Fransa'da da." Zayıf olmasına rağmen sektördeki acımasız rekabetin sebebi nedir? Gönel: "Maalesef öyle. 1990'lı yıllarda İstanbul'da iki fuar alanı ortaya çıktı. Fuar alanının sahibi, aynı zamanda fuarcıydı. Bu büyük bir şanssızlıktı. Fuarcılık sektörü dumura uğradı. Uluslararası rekabete bir türlü açılamadı. Hâlâ da bu bir handikap." Neden böyle oluyor bu işler? Gönel: "Aynı şey Türkiye ekonomisi için de geçerli. Kedinin kuyruğunu kovalaması misali dönüp duruyor. Onun için de dünya ile entegre olan firma çıkmıyor. Deri sektöründe nasıl yaşanıyor bu engelleme? Gönel: "Sektörel dernek ve diğer kuruluşlar yapıyor bu haksız rekabeti. Sebep, fuar pahalı imiş." Pahalı mı gerçekten? Gönel: "Değil ama 'Pahalı', deniyor. Ayakkabıcılar 60 dolara yaparken sen neden 100 dolara yapıyorsun', diyor. Bu tavır, haliyle sizi uluslararası arenaya açılmaktan men ediyor. Dar alanda paslaşıp durmamızın sebebi bu." İtalya ile kıyasıya rekabet Siz neden ucuz yapmıyorsunuz? Gönel: "Anlatayım. Ayakkabıcılar yurt içine hitap ediyor. Biz ise yurtdışı pazara. Ayrıca, ayakkabıcının senelik ihracatı 100 milyon doları geçmiyor. Biz de 60 dolara fuar yaparsak; aynı duruma düşeriz. Varşova, Moskova, Kiev'de reklam yapamam. Fashion TV'nin patronunu buraya getiremem. İtalya ne yapıyorsa, ben de onu yapmalıyım." Dernekler neden anlamıyor bunu? Gönel: "Anlıyor da, anlamıyor! 1990'a kadar devletçilik vardı. İflas etti bu düşünce. Yok şimdi. Fakat içimize işlemiş. Çıkmıyor bir türlü. Mesela TOBB. Hangi firma nerede fuar yapacaksa bana soracak, diyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ise 'Hayır, fuarlar benden sorulur' diyor ve o da başka telden çalıyor." Diyalog olmadan nasıl olacak bu iş? Gönel: "Diyalog başka, karar vermek daha başka. Önce fuara kimin karar verdiğine bakmak lazım. Parayı kim veriyorsa kararı o vermeli. Sadece dernek karar verir dediğiniz mi, işte o zaman iş devletçiliğe giriyor. Hem de daniskası." Türkiye Deri Vakfı bana kafa tutuyor Sivil toplum örgütleri nasıl olur da böyle davranır? Gönel: "Maalesef böyle bu. Sektörün gelişmesi engelleniyor. Ben, Türkiye Deri Vakfı'nın kurucusuyum. Kurduğum vakıf, şimdi bana kafa tutuyor. Hem de katkı olsun diye, ciromun yüzde 11'ini bu vakfa bağışlıyor olmama rağmen." Firmalar nasıl bakıyor bu konuya? Gönel: "Firmalar farklı. Onların hepsi benim yanımda. 10 tane dernek ve bir vatıf bir araya gelip yanlarına da iki fuar şirketi alıp bana karşı alternatif fuar yapıyorlar. Geçen sene 15 bin metrekare fuar yaptım. Açacağım fuara 3 hafta var ama daha şimdeden 14 bin metrekare sattım." Fuar hangi tarihte yapılıyor? Gönel: "8-9-10 Ocak 2004 günlerinde üç gün. Beylikdüzü'nde." Getirisi ve kavgası büyük Sektörün ihracatı ne kadar? Gönel: "Bu sene bir milyar dolar civarında. Resmisi bu. Bavul ticaretini de buna ilave edecek olursak; 3 milyar 200 milyon dolarlık bir ihracat rakamı çıkar ortaya." Fuarlara iştirak oranı nasıl?" Gönel: "Geçen sene mesela bizim tertiplediğimiz 'Deri Günleri Fuarı'na 55 ülkeden katılımcı geldi. Hepsi alıcı bunların. Türkiye'deki fuarlara göre büyük bir rakam bu. 34 bin kişi ziyaret etti." Fuarcılık kolay mı? Gönel: "Değil, asla değil. Dünyada deri ile ilgilenen her profesyonele bu tarihte yapılan fuarı duyurmak gerekiyor. Ayrıca, bu işle ilgilenen tüm medyanın da bilgilendirilmesi lazım. Geçenlerde uluslararası Fashion TV'nin genel müdürü geldi mesela. Reklam ve ilanlar veririz bu kanala. 36 ülkede her gün ikişer defa çıkar bu yayınlarımız. Dünyanın her moda şehrinde bilboarlarda tanıtım yapıyoruz. Biz senelerdir Fashion TV ile çalışıyoruz. TİM bile bu sene başladı bu büyük yayın organıyla iş yapmaya." Devlet soyuluyor Devletin tavrı nasıl, bu işte? Gönel: "O da ayrı bir alem. Yurtdışında yapılan fuarlarda büyük bir spekülasyon ve soygun var mesela." Devlet soyuluyor mu? Gönel: "Aynen öyle. Şimdi ön teşvikli fuar yapılıyor ki, dillere destan." Ön teşvik ne demek? Gönel: "Devlet, yurtdışı fuarlarda yüzde 80 teşvik veriyor. Firma, fuarcıya ödediği her 100 doların 80'ini devletten alıyor. Bir firma fuar yapıyor yurtdışında. Yüzde 20'si 145 dolar bu fuarın. Metrekare fiyatı neredeyse 750 doları buluyor. Fuarı tertipleyen firma, peşin alınan bu yüzde 20'yi bile istemiyor. Türkiye'de 100 dolara yapılan fuara pahalı diyor ama kendisi Rusya'da 750 dolara fuar yapıyor. Bunu, birinin bana bunu izah etmesi lazım." Burada bir 'aganigi naganigi' var gibi geliyor bana. Yanılıyor muyum? Gönel: "Aynen öyle. Devletin yurtdışı fuarlarda bir sınırlaması yok. Siz isterseniz bin dolara da çıkarabilirsiniz bunu!.. Geçtiğimiz günlerde Londra'da bir fuar yapıldı. Türk Kalite Fuarı. Bu fuarın metrekaresi bin pound idi. Olmaz böyle bir şey. Buna birinin 'dur' demesi lazım Destek değil köstek oluyorlar Sizin şartlarınız nedir? Gönel: "Durum bu. Benim yurtdışı fuar yapma yetkim var. Giderim firmalara, sizden hiç para istemiyorum. Gelin katılın, derim. Üste para da verebilirim. Mevzuat buna uygun. 300 dolara yapacağım fuarı 850 dolara yaparım ve paramı da katılımcıdan almam da, devlet ona ödeyinceye kadar bekler; öyle alırım." Siz resmen isyan bayrağı çekmiş durumdasınız, öyle mi? Gönel: "Ben 10 tane sektörel derneğe karşı geldim. İsyan ettim. Hayır, dedim. Onlar da madem öyle, biz de alternatif fuar yapıyoruz, dediler ve yapıyorlar. Bu kafayla bir yere varamayız. Bana destek olacaklarına, köstek oluyorlar." Bunun adı rant paylaşımı, değil de nedir peki? Gönel: "Ben 10 yıl önce başladım bu işe. Ocak ayında yapacağım fuar benim 13. fuarım. Kimse bana, fuar yap, seni destekleyelim, demedi. Garanti vermedi. Evimi sattım, iş yaptım. Sektör yaptığım işi beğendi. Yükseliş trendini yakaladım. Şimdi, elma oldu, biz buna el koyuyoruz, deniliyor!.. Kendi birikimimi korumak zorundayım. Bunun kavgasını yaparım."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.