"Mor İnek" sözü eskiden pek revaçtaydı ve farklı olmanın sembolüydü. Şimdilerde fazla kullanılmıyor ama bu, kavramın önemini kaybettiği anlamına da gelmiyor. Tam aksine, "farklı" olmak daha da önem kazandı zamanımızda. Buna bir örnek vermek gerekirse, Almanların Otto firmasını göstermek mümkün. 1950'de kurulan Otto, 50 sene dünyanın en büyük katalogla satış organizasyonu olma başarısını gösterdi. Müşteri alacağı ürünü katalogdan beğenip sipariş veriyor ve Otto da o ürünü hızlı bir şekilde müşterinin adresine ulaştırıyordu. Hâlâ da devam ediyor bu sistem. Mağaza yok, iş yeri yok. Hatta, öyle fazla depo da yok. Otto 123 ülkede faaliyet gösteren ve 129 fabrikada üretim yaptıran bir firma. Türkiye de bu ülkelerden biri. Otto Group, lojistik, finans ve tekstil konusunda uzman. Dediğim gibi Türkiye'de de üretim yaptırıyor ve çok sayıda tekstil firması ile işbirliği halinde. Türk firmasının sevk ettiği ürünler mesela; daha gümrükte iken alınıp adreslere gönderiyor. Burada en önemli faktör, zaman tabii. Üretilen malın Otto'ya vaktinde ulaştırılması lazım ki, o da alıp söz verdiği günde müşterisine teslim etsin. Tam bir lojistik organizasyonu yani. Otto evet tekstil işi yapıyor ve hem kendi, hem de diğer markalara ait ürünlerin satışını gerçekleştiriyor ama esas işi lojistik. Daha doğrusu Otto'yu Otto yapan, lojistikte gösterdiği başarı. O kadar ürünün siparişini almak, üretimini sağlamak ve o ürünlerin müşteriye vaktinde ulaşmasını temin etmek başlı başına bir maharet ister çünkü. Sistemli bir lojistik planlaması olmalı ki, bütün bu işler aksamadan yerine getirilsin. Otto senede 12 milyar euro ciro yapan bir firma. Bu cironun yarısını katalog satışlarından sağlıyor hala ama diğer yarısını internet satışlarından elde etmeye başladı. Hem dünyadaki değişimi takip edip yeni trende uyuyor yani, hem de farklılığını koruyor. Bugün amazon com'dan sonra internetten online satış yapan ikinci büyük firma Otto. Otto Group'un Türkiye'deki faaliyetleri arttı. Bilhassa e-ticaret konusunda fazlasıyla arttı. "limango" ve "arabulvar.com" ile e-ticarette iddialı hale gelen Otto, "OGLI"yi de kurarak; Türkiye'de örneği bulunmayan bir projeye imza attı. OGLI, lojistikte yeni bir model ve e-ticarete özel bir sistem. OGLI, günde gelen 40 bin siparişi Tuzla'da kurduğu depoda tasnif ediyor ve sonra da müşterinin adresine ulaşmasını sağlıyor. "E-ticaret siparişi" deyip geçmeyin. Siparişin doğru hazırlanması söz konusu bir kere. Adrese zamanında ulaşması da çok önemli. Bunun için doğru teknolojilerin kullanılması ve organizasyonun doğru yönetilmesi şart. E-ticaretin iadesi de çok. Otto Türkiye CEO'su Gülfem Toygar, "İade yüzde 6 ila 15 arasında değişiyor bu sektörde" dedi. Ki, başlı başına bir iş bu. İadelerin en kısa sürede geri alınması ve müşteriye yenilerin ulaştırılması lazım. OGLI, sadece Otto'ya değil; diğer markalara da lojistik hizmeti veriyor. Bunun en iyi yanı, firmaları lojistik birimi kurma derdinden kurtarmış olması. Firmalar, lojistik derdinden kurtuldukları için e-ticaret yoluyla satış yapma fırsatlarını arttırmış oldular böylece. Ki, önemli bir imkan bu.