Futbol sadece spor mu?

A -
A +

Malum, Türkiye'deki futbol kulüpleri altıdan fazla yabancı futbolcu oynatamıyorlar. Futbol Federasyonu'nun kararı böyle. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, bu kararın kaldırılmasını istedi ve dileyen takımın dilediği kadar yabancı futbolcu alabilmesi gerektiğini savundu. Her ne kadar bakanlığını doğrudan ilgilendirmiyorsa da Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'e sordum bu meseleyi. Şahin, "Milli Takım açısından bugünkü rakamın üstüne çıkılmasını doğru bulmuyorum" dedi. Futbol Federasyonu Araştırma Planlama Eğitim Koordinatörü Gündüz Tekin Onay, Bakan'ın böyle düşündüğünü öğrenince, pek memnun oldu. Kendisinin de böyle düşündüğünü söyledi. Bu konular spor yazarlarının işi; ayrıca, derin de. Bu tür mevzulara girdin mi çıkamazsın. Ben sadece bir meseleye dikkat çekmek ve bunu da haddimi aşmadan yapıp bırakmak istiyorum. Futbol salt spor olmaktan çıktı. Gösteri tarafı ağır basıyor artık. Skorun yanı sıra şov da istiyor seyirci. Hatta, şov; skordan da öne çıktı. Eski fanatik taraftar yok artık. Seyirci, göze hitab eden oyun istiyor. Dolayısıyla hangi takım daha fazla şov yapıyor ve göze hoş gelen oyun sergiliyorsa o takım gözde takım oluyor. Sadece taraftarı değil, diğer insanlar da alkışlıyor o takımın oyununu. Ronaldinho, Shevchenko, David Beckham... Batı bu futbolculara senede 20-30 ve hatta 40 milyon euro sayılıyorsa, oyunculuklarından ziyade sergiledikleri şovdan dolayı yapıyorlar bu ödemeyi. Estetik ve şirinlik para ediyor. Şayet sahada dört dönmek ve ölümüne oynamak para etseydi Hasan Şaş dünyanın en iyi para kazanan futbolcusu olurdu. Olmuyor!.. Marka ve futbol Dedim ya; futbol, pek bildiğim bir mevzu değil. Dolayısıyla, yazı konum da bu olmayacak tabii. Türkiye'nin marka olması lazım. Bunu bir tek ben söylüyor değilim; herkes hemfikir bu noktada. Ülke marka olmadan firmalar marka olamıyor çünkü. Dünyanın tüm markalarına kumaşı Türk tekstilcisi veriyor. Giysileri Türk konfeksiyoncusu üretiyor. Türkiye'nin tasarımcısı da var ama ülke marka değil diye bu kadar tekstil ve konfeksiyoncu, fasonculuktan ileri gidemiyor! Dünyada insan yaşadığı müddetçe giyim olacak. Başka çaresi yok bunun. Da, bu işin kaymağını hep el mi yiyecek? Türkiye marka olamadığı müddetçe bu sorunun cevabı maalesef 'evet' olacaktır! Türkiye, marka olmak için futbol başta olmak üzere birçok sporu kaldıraç olarak kullanabilir aslında. Bugün Barcelona'nın maçını dünya âlem seyrediyor. Kimi ta Barcelona'ya gelip seyrediyor, kimi televizyondaki canlı yayından; kimi de özet yayınlardan ve gazetelerden takip ediyor bu takımın maçlarını. Ronaldinho Barcelona Spor Kulübü'nde oynuyor ama en az kendi ismi kadar Barcelona'ya katkı sağlıyor. "Bercelona kazandı." "Bercelona lig şampiyonu oldu." "Bercelona Şampiyonlar Ligi'nde finale kaldı!.." Bu mesajlarla birlikte İspanya ve Barcelona'nın ismi milyarlarca insanın beynine kazınıyor. Neden aynı şey bir Türk futbol takımı için olmasın? Hatta, iki, üç, dört!.. Haziran ayı yaklaştı. Malum, transferler ayı bu ay. Futbol Federasyonu bu meseleyi bir daha gözden geçirip düzenleme yapabilir aslında. Belli kriterleri olan ve ülkenin marka olmasına katkı sağlayacak futbolcular neden bu ülkeye gelmesin? Gelsinler ve Türkiye, fasonculuktan kurtulsun. Bu söylediğim sadece tekstil ve konfeksiyonla da sınırlı değil. Makine sanayi mesela. Hakeza tarım ürünleri... elektronik, otomobil ve hatta hizmet sektörü. Hepsi, ülkenin marka olmasını bekliyor. Türkiye hele bir marka olsun onlarca yüzlerce sektörden marka çıkar bu ülkede. İddia ediyorum! Türkiye'ye kaliteli, kendi ülkesinin milli takımında top koşturan yabancı futbolcular gelirse; Türk Milli Takımı daha o gün Dünya Kupası'nda iddialı hale gelir. Yeter ki, altyapı sağlam olsun ve orada kendisini ispatlayan gençlerin lig takımlarında oynamasına imkan verilsin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.