GAP malum Güneydoğu Anadolu Projesi. Dünyanın en büyük projelerinden birisi ve Türkiye'nin medar-ı iftiharı. Dünyanın altıncı büyük barajı olan Atatürk Barajı mesela. 4 milyar dolara mal olan bu baraj; ürettiği elektrik enerjisiyle ülkeye her sene 4 milyar dolar kazandırıyor. Karakaya, Kralkızı, Dicle, Batman, Karkamış barajları da öyle. Maliyetleri nispetinde gelir elde ediyorlar. GAP'ın enerji ayağı tamamlandı, tamamlanmak üzere ama sulama ayağı aksadı maalesef. Projedeki arazilerin 10'da biri ancak sulanabiliyor!.. GAP sadece baraj, enerji üretimi ve sulama da değil aslında. Sosyal yönü de var bu projenin. İnsan odaklı yani. Bölgede yaşayan insanların refah seviyesini yükseltici onlarca program var ve başarıyla uygulanıyor hepsi de. Çok Amaçlı Toplum Merkezleri (Çatom), gençlik için Sosyal Gelişim Projesi, sokakta çalışan çocukların rehabilitasyonu, halk sağlığı projeleri... bunların hepsi bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkını ortadan kaldırmaya yönelik projeler ve GAP Bölge Kalkınma İdaresi tarafından başarıyla uygulanıyor her birisi de; hem de finansman sıkıntısı başta olmak üzere birçok maniye rağmen. Kadınlara ve gençlere yönelik o kadar çok sosyal proje var ki, saymakla bitmez. Uygulamaları da iyi. ÇATOM Projesi kadınları içine alan bir proje. Kadının eğitimden çocuk bakımına, sağlık bilgisinden yemek pişirmeye kadar ne ihtiyacı varsa hepsine cevap veriyor bu proje. Hakeza gençlik programları. Bölge gençlerinin meslekî eğitim almalarından tutun da okul ve iş hayatına hazırlanmaları esnasında ihtiyaç duydukları her bir konuda destek veriliyor onlara bu projeler sayesinde. Eskilerin beşeri ilişki dediği, şimdi ise iletişim olarak nitelendirilen ve günümüz insanının en çok ihtiyaç duyduğu diyalog sanatı da işte bu programlarda sunuluyor genç ve kadınlara. Bu projelerin bazısı Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile iş birliği yapılarak hazırlanmış, bazısı ise Avrupa Birliği (AB) ile ve diğer uluslararası kuruluş veya üniversitelerle. PEPSİ'den 1 milyon dolar Gençlerin toplum kalkınmasına iştiraklerini sağlama maksatlı "Gençlik Projesi" mesela. UNDP iş birliğiyle hazırlanıp uygulamaya sokuldu ve İsviçre Hükümeti'nin verdiği mali destek sayesinde 5 sene devam etti. Ancak, geçtiğimiz ağustos ayında süre bitti ve haliyle İsviçre'nin verdiği destek de sona erdi. Halbuki, proje çok başarılı bir projeydi ve devam etmesi gerekiyordu. Bu kez PEPSİ ile anlaştı GAP İdaresi ve bugünden itibaren 5 sene daha PEPSİ'nin sponsorluğunda devam edecek bu program. İnsanın aklına, "UNDP ve PEPSİ gibi yabancı kuruluşların Türk gençlerine verdiği desteğin ne faydası olur?" sorusu geliyor, ister istemez. İlk başta bendeniz de sordum bu soruyu kendime. Fakat, gördüm ki, alâkası yok. GAP İdaresi Başkanı Muammer Yaşar Özgül, taş gibi sağlam bir yönetici her şeyden önce. Ekibi de öyle. Dolayısıyla, her şey kontrol altında. PEPSİ'nin bu projeye sponsor olmasında PEPSİ Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Fahhan Özçelik'in büyük rolü olmuş. Ki, Özçelik bölgeye ayrı bir sevgi bağıyla bağlı. Şayet onun gayreti olmasa, PEPSİ bu projeye dahil olmak istemeyebilirdi. Ayrıca, PEPSİ, UNDP veya İsviçre Hükümeti'nin eğitimin içeriğinin ne olacağı hususunda en ufak bir dahli olmuyor. Sponsorlar sadece mevcut programa maddi destek sağlıyorlar; o kadar. İsviçre Hükümeti'nden bayrağı devralan PEPSİ bu projeye 1 milyon dolar maddi destek veriyor. Bunun dışında ne programa, ne eğitimin şekline, ne de eğitimin kimler tarafından verileceğine müdahale edebiliyor. Öyle bir yetkisi yok. Programın neden başarılı olduğu hususuna gelince: İster kadınlara, ister gençlere, ister çocuklara uygulanıyor olsun. Her program kendi içinde çok tutarlı ve bir o kadar da faydalı. Faydalı çünkü, programın uygulama mantığı doğru. Gönüllülük esasına dayalı bir kere. Ayrıca, ister ÇATOM olsun, isterse Gençlik Evi. Bu ünitelere lider olmanın yolu yordamı çok farklı. Sosyal faaliyetlere katılan ve orada gösterdiği performans, başarı ve iletişimle kendini kabul ettiren genç veya kadınlar lider olabiliyor ancak. Kendi içinden çıkan ve kendisinin lider kabul ettiği o kişiler tarafından yönetilen bu sosyal maksatlı kurumlar başarılı olmasın da ne yapsın?