Gazianteplileri alkışlıyorum

A -
A +

Biz gazeteciler, mesleğimizin gereğini yerine getirmek için tenkit ederiz hep. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak, halkın avukatlığını yapmak içindir bütün bunlar. Vergilerin, ülkeyi yönetenler tarafından çar-çur edilmesini önlemek için her bir icraatı didik didik ederiz. Övmek, pohpohlamak yoktur bizim görevlerimiz arasında. Ancak, bazen öyle güzel şeyler oluyor ki, insan ayakta alkışlamak ihtiyacı duyuyor bu icraatı ve onun sahibini. Gaziantep'te olanlar mesela. Gaziantep Valiliği ve Belediye Başkanlığı'nın öncülüğünde kurulan "Antepfıstığı Tanıtım Grubu"na Gaziantep'teki tüm mesleki kuruluşlar destek veriyor. Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birliği ve Güneydoğu Anadolu Tarım Satış Kooperatifleri Birliği... Hakeza Gaziantep Fıstık Araştırma Enstitüsü. Bu kadar kamu ve sivil toplum kuruluşunu bir 'ortak akıl' etrafında bir araya getiren böyle bir organizasyon alkışlanmaz mı? Bu grubun başarılı olacağına kesin gözüyle bakıyorum. Başarılı olacaklar çünkü, bir noktaya odaklanan kim başarılı olmamış da onlar olmasın? Peki, beni heyecanlandıran tarafı ne bu işin? Türkiye'de böyle bir birlik ve beraberlik ruhu olmuyordu; oluyorsa dahi yok denecek kadar azdı. Antepfıstığı'nı yetiştirmek bir şey değil; onu satmak da lazım. Üretmek ayrı bir ihtisas istiyor, satmak daha ayrı. Gaziantep bölgesi Antepfıstığı üretimine uygun bir iklime sahip. Şayet, pazarlama imkanları genişletilebilse, bu ürünü daha fazla yetiştirmek mümkün. Yeteri kadar arazi var çünkü. Satmaya gelince: Satabilmek için pazarlamak lazım. Pazarlamak için ise o ürünün belli bir standardının olması gerekiyor. Bu gibi ürünlerin belli bir sıcaklıkta muhafaza edilmesi şart. Bu da, özel bir depoyla mümkün. Hele ambalajlama çok önemli. Kavrulması, kabuklu veya iç fıstık şeklinde satılması daha ayrı bir konu. Şimdi bu kadar çetrefil bir meselenin içinden çıkabilmek için elbette ki ihtisas sahibi insanlara gerek var. Onları bulmak, onların verdikleri hizmetle orantılı bir ücretle istihdamlarını sağlamak, hatta ve hatta o kişilerin çocuklarını eğitecekleri okulları açmak... hepsi bir organizasyon işi. Bunlar yapıldığı takdirde, ortaya çıkan sinerji ile Antepfıstığı hem iç piyasada hem de Avrupa ve Amerika pazarında layık olduğu yeri alır ve ülkeye döviz kazandırır. Aslında diğer ürünler için de geçerli bu metot. Kayısı nerede yetişiyor belli. Muz, zeytin, fındık, üzüm, incir, elma, armut, şeftali, kavun, karpuz, ayçiçeği, patlıcan, biber, salatalık, bal... Hepsinin yetiştiği iklim ve yöre belli. Türkiye'nin tek eksiği, bu ürünleri belli bir tarım politikası içinde kotarıp pazara sunamamak! Gazianteplilerin bu teşebbüsü, kendilerini kurtarmalarına vesile olacağı gibi Türkiye'ye de örnek olacaktır. Onun için başta Gaziantep Valisi Lütfullah Bilgin olmak üzere Gaziantep Belediye Başkanı Asım Güzelbey'i, Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aslan ve GTO Meclis Başkanı Zeki Yağcı'yı ve diğer oda ve birlik başkanlarını tek tek, gönülden tebrik ediyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.