Gel de sevinme

A -
A +

Ne yapayım? Elimde değil! Çalışkan, başarılı ve vizyon sahibi vali görünce seviniyor; mutlu oluyorum. 1980'li yıllarda bir Recep Yızıcıoğlu rüzgarı esmişti, hatırlar mısınız? Rüzgar ki ne rüzgar! Önüne kattığı ne kadar bürokratik çer çöp varsa hepsini süpürüp atmıştı. Yazıcıoğlu Hakk'ın rahmetine kavuştu ama koyduğu ilkeler yaşıyor. Onun prensipleri dimdik ayakta. Hakeza Efkan Âlâ. Diyarbakır Valisi iken çok başarılı sosyal projelere imza attı. Devlet ile millet arasındaki "sen-ben" kavgasını asgariye indirdi bir kere. "Ben üstünüm" diyenin üstüne gitti. Devlet gücünün halkı ezdiğini ve bunun haksız olduğunu söyledi yürekli bir şekilde. Ahalinin itilip kakılmaması gerektiğinin altını çizdi. Sosyal adaletse sosyal adalet! Sosyal demokrasiyse sosyal demokrasi! Nasıl isimlendirirseniz isimlendirin ama güzel şeyler yaptı bu adam orada. Sadece devlet ile halkı barıştırmakla kalmadı Alâ. Kamu kurumlarını, oda ve borsa gibi yarı kamu kuruluşlarını da devreye soktu. Sivil toplum kuruluşlarını (STK) yüreklendirip hepsine Vilayet'in kapısını açtı. Hani, son senelerde moda olan bir deyim var: İnovasyon!.. Kiminin "Değişim", kiminin de "Yenilikçilik" dediği ve ama hiçbirisinin ne manaya geldiğini doğru dürüst bilmediği "inovasyon" kavramı Efkan Âlâ ile hayat buldu. Hem de ta Diyarbakır'da ve gerçek anlamıyla. Herkesin katıldığı ve ortak aklın bulup çıkardığı bir değişim ve yenilikçilik süreci. Baskı yok!.. Dikte etmek yok!.. Korku ve endişe yok!.. O şimdi Başbakanlık Müsteşarı. Hani, bazı bürokratlar vardır, terfi ettirilirler. Kıdemleri artar ama hepsi o! Bir nevi kızaktır aslında onların kadrosunda yapılan bu değişiklik. Âlâ da terfi etti ama boşuna değil bu terfi. Layık olduğu için getirildi oraya. Kamunun en tepesinde o var şimdi. Anadolu'da esen rüzgar Anadolu'ya daha basiretli valiler gidecek; bu kesin. Bundan hiç şüphem yok. Tayin ve terfiler onun elinde çünkü. Devlet gücünü kullanıp vatandaşın sırtına binen bürokrat yandı! Demokrasi şimdi geliyor ülkeye. Halka hizmeti şiar eden bir bürokrasi anlayışı Âlâ ile birlikte ülke sathına yayılacak; hem de süratli bir şekilde. İşin esas can alıcı noktası; Türkiye'de artık çok sayıda Yazıcıoğlu ve Âlâ'nın var olması. Hepsi çalışıyor, hepsi vizyon sahibi ve hepsi işini biliyor. İşte Muammer Muşmal. Elazığ'da bir kampanya başlattı ki, ne siz sorun ne ben söyleyeyim. "Elazığ okuyor!" Elazığ'ın 120 bin öğrencisi, 10 bin kadar da eğitim çalışanı var. Bu 130 bin kişilik ordu, eğitim seferberliği başlattı. Kamu kuruluşları da dahil edildi bu seferberliğe. Ayrıca, sivil toplum örgütleri. Gazeteciler Cemiyeti de dahil olmak üzere tüm gönüllü kuruluşlar kitap taşıyor cepheye. Elazığ sadece okumakla kalmıyor, "okuyanlar yarışıyor" da ayrıca. Elazığ halkı zaten okumaya düşkün bir halktı. Bu kampanya ile daha da güçlenecek bu alışkanlık. Elazığ Valisi Muammer Muşmal, "Bu kampanyadaki amacımız" dedi. "Okuyan bireye, okuyan aileye, okuyan şehre ve okuyan ülkeye giden yolu açmaktır." Böyle kapıdan girilmez mi? Bir de Amasya Valisi Celalettin Lekesiz'in gayretleri var ki, hiç yabana atılacak gibi değil. Amasya halkı şimdi "Amasya İli Tarım ve Kırsal Gelişim Strateji Planı" ile yatıyor, yine onunla kalkıyor. Maksat, sürdürülebilir tarım anlayışını yaygınlaştırmak ve kendini devamlı yenileyen çiftçilerle ekolojik dengeyi bozmadan yüksek katma değer üretmenin yolunu arayıp bulmak. Pazarda rekabet gücü yüksek, uzun dönemde marka olabilecek; kendine has sebze ve meyve cinslerini bulup üretmek. Strateji doğru. Niyet halis. Ortak akıl da var. Neden başarılı olmasınlar?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.