Geleceğini düşünmeyenlere geleceği anlatmanın zorluğu

A -
A +

Malum, bir önceki makalemi İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından gerçekleştirilen Sanayi Kongresi'ne ayırmıştım. Da yer darlığından dolayı yarım kalmıştı. Hele İş Stratejisti Ray Hammond'ın gelecekle ilgili yorumu; ondan hiç bahsedememiştim. Kaldığım yerden devam. Hammond geçmişe bakıp geleceği yorumlayan bir uzman. İş dünyasına yol gösteriyor. Hangi stratejiyi uygulayıp kârlılıklarını devam ettirebilecekleri hususunda yardımcı oluyor. Belli ki, Çörçil'i kendine kılavuz edinmiş. Onun "Geçmişe ne kadar derin bakabilirsen, geleceğe de o kadar güçlü bakarsın" sözünü konuşmasının en başına yerleştirmesinden anladım bunu! Hammond insanoğlunun milyonlarca yıl önce hangi noktada olduğundan başladı ve o günden bugüne hangi evrelerden geçerek buraya geldiğini bir güzel sıralayıp tutarlılığını gösterdi. Ardından da dünyaya kendi penceresinden bakıldığında, geleceğin nasıl göründüğünü anlattı Türk sanayicisine. Hemen söyleyeyim ki, adamcağızın fikirleri yabana atılan cinsinden değil; dolu. Bir tek yanlış vardı; o da, gelecekle ilgisi olmayan kalabalığa geleceği anlatmasıydı! Türk insanının geleceğe yönelik ne bir kaygısı vardır, ne de endişesi. Günü kurtarmak en büyük şiarıdır bizim insanımızın. İş adamı ve sanayici de farklı değil haaa; onu da söyleyeyim. Gelecek endişelendirmez onları. Bizim ahali, geçmişle ilgilenmediği gibi gelecekle de ilgilenmez. Varsa yoksa bugün. Günün tadını çıkarmışsa, mesele yok. Yarını yarın düşün! İSO, bir dünyanın parasını ödeyip Ray Hammond'ı getirmiş ama dediğim gibi onu dinlemeye hazır ahali yoktu. Böyle bir tenakuz yani. Bereket Zafer Çağlayan vardı da, o yetişti ahalinin imdadına. Kongre'nin açılış konuşmasını yapan Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan, başka toplantıları olduğu için erken ayrıldı. Başta protokol olmak üzere salonun önemli bir kısmı, "Bakanı uğurlama" bahanesiyle salondan çıktı. Gidiş o gidiş. Dönen olmadı. Hammond biraz boş salona konuştu ama olsun. Türk iş adamının nasıl bir yapıya sahip olduğunu tanıdı en azından. Onların geleceğini okuma bakımından iyi bir fırsat yakalamış olduğundan dolayı için için sevinmiştir mutlaka. Dünyayı bekleyen 6 değişim Her neyse. Bir aykırılık da bendeniz yapıp Hammond'ın neler anlattığını özetleyeyim size. Dünyayı bekleyen şu 6 meselenin altını çizdi Hammond. Ona göre aynı zamanda dünya ekonomisinin itici gücü bu 6 kilit konu. 1) Nüfus patlaması 2) İklim değişikliği 3) Enerji krizi 4) Globalleşme 5) Tıp devrimi 6) Teknolojideki hızlı gelişim. Şimdi bu problemlere ve bunları fırsata dönüştürmek için nelerin yapılması gerektiğine bir bakalım. Öyle ya... basiretli iş adamının, krizi fırsata çevirmesi lazım. Yoksa, kaybolup gitmesi işten bile değil. Nüfus: Dünya nüfusu bugün 6.7 milyar. 2030'da 8 milyarı aşacağı, 2050'de ise 9 ile 12 milyar olacağı tahmin ediliyor. Avrupa nüfusu azalıyor. Kuzey Amerika'da ise durağanlaştı. Demek ki büyüme Afrika ve Güney Amerika'da olacak. Bu bölgelerde su ve enerjiye yatırım yapmak gerekiyor. Ayrıca, konut ve işyeri de lazım. Demek ki, inşaat sektörü; bu kıtalarda büyüyen sektörü olmaya namzet. Bir de gıda tabii. İklim: İklim değişikliği dünyayı büyük krizlere gebe bırakıyor. Dünya, karbon gazı soluyor ve hastalıklar artıyor. Çevre konusu dünyanın en önemli meselesi olup çıktı. Sağlık da. Enerji: Şayet nüfus artıyorsa, ısınma ihtiyacı da artıyor demektir. Bu aynı zamanda sanayinin enerjiye duyduğu ihtiyacın da artacağı anlamına geliyor. Petrolün yanında güneş, su ve rüzgar enerjisi de önem arz edecek bundan sonra. Küreselleşme: Globalleşme sayesinde 40 milyon Çinli yoksulluktan kurtuldu. Günde 1-2 dolara takla atan insanlar bugün otomobil almayı düşünüyor. Zenginleştir ve ona ürün sat. Tıp: Tıp bilimi gerçek bir devrim yaşıyor, bu kesin. Artık, insanların DNA profili çıkarılıyor. Kişiye özel ilaç üretmek mümkün hale geldi. Bu da ilaç sektörünü büyüten bir etken. Teknoloji: Dünyadaki teknolojik gelişim baş döndürücü bir boyuta ulaştı. En iyi teknoloji, bir sene ancak dayanıyor. Ardından yenisi geliyor. 30 yıl sonra teknolojinin 1-2 milyon kat daha fazla fonksiyonel olması bekleniyor. Bu da makinenin insandan daha zeki olacağı ve insanın yerini alacağını gösteriyor. Bu değişim, insanların alışkanlıklarını da değiştiriyor. Sanayicilerin değişime ayak uyduranı kalıp, uyduramayanı gideceğe benziyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.