Daha önce söylemiştim, 'Tanzanya'ya gidiyorum', diye. Gittim. Neler gördüm, neler... Anlatacağım ama önce bir yanlışı düzeltmem lazım. 13-15 Mayıs 2008 tarihleri arasında üçüncüsü gerçekleştirilecek olan "Afrika Zirvesi"nin Tanzanya'da olacağını bildirmiştim. Yanlış! O da İstanbul'da. Zirve'ye katılan 3 bin iş adamının bini Afrikalı; onun da altını çizeyim. Gelelim Tanzanya'ya. Hemen belirteyim ki, müthiş bir ülke. Sunduğu fırsatlar yönünden müthiş tabii. Yoksa, el elde, baş başta. Tarım ürünlerinin envai çeşidi yetişiyor bir kere. Meyve, sebze.. ne ararsanız var. Afrika'nın suyu en bol olan ülkesi Tanzanya. Bol yağış alıyor. Hakeza gölleri. Üç ana gölü var ki, her birisi bizim Marmara Denizi'nden büyük. Akarsuları da öyle. Şarıl şarıl akıyor. Fakat, bir Allah kulu kalkıp da o suyu sulamada kullanmıyor!.. Hele madenleri... Dünyanın en zengin maden yatakları orada. Kömür mesela. Daha el süren olmamış. Tüm Afrika'nın kömür ihtiyacını karşılayacak rezerv var ama henüz kazma vurulmamış. Altın ve diğer madenleri özelleştirmişler ve Avrupalı maden şirketleri işliyor o ocakları. Fakat, rezervin yüzde 3'ü bile değil bu işlenen maden. Hepsi atıl duruyor yani. Tanzanya yaklaşık bir milyon kilometrekare toprağa sahip. Neredeyse tamamında tarım yapmak mümkün ama şu an ancak bin 800 kilometrekaresinde tarım yapılıyor. O da tarım olsa?!. Ne sulama sulama. Ne ekim ekim!.. Toprak ne verdiyse. Hele, tarım ürünlerini paketleme... konserve ve reçel yapıp saklama... diye bir şey yok. Üretiyorlar, yiyorlar. Haa, paketleyen yok mu? Var tabii. Hintliler yapıyor bu işi. Tanzanyalının ürettiğini alıp ambalajlıyor ve 5 misli fiyatla satıyorlar. İnşaat sektöründe de müthiş bir patlama var. Çinli şirketler bu sektörün ağa babası. Lobi yapıp büyük ihaleleri kapıyorlar. Kısa oldu, biliyorum. Fakat, bu kadarı bile Tanzanya ekonomisini anlatmaya yeter, sanırım. Yine de "Tanzanya'da ne yapılır?" sorusuna birkaç cümle ile cevap vereyim. İstediğiniz her şeyi yapabilirsiniz; hiçbir şey yok çünkü. Tanzanya TOBB'u diyebileceğimiz kurumun başkanı Aloys Mwamanga da aynı şeyi söyledi zaten. "Türk iş adamlarına her türlü imkânı sağlarız. Yeter ki gelsinler. Bürokrasiyle de uğraşmazlar. Muhatapları biziz" dedi. Hakeza Turizm Bakan Yardımcısı M. Maige. O da aynı şeyleri söyledi: "Yatırımcıya her türlü kolaylığı gösteriyoruz." Tanzanya'ya birlikte gittiğimiz TUSKON Başkan Yardımcısı Ahmet Ciğer de aynı kanaatte. Bir sonraki yazımda Tanzanya'ya giden Türk iş adamlarından birkaçını anlatacağım. Ki, o vakit şartların ve fırsatların ne olduğunu daha iyi anlayacaksınız.