Gözler İzmir ve Adana'ya odaklandı

A -
A +

Malum, Türkiye'nin 12 bölgesinde görev yapacak olan "Kalkınma Ajansları" ile ilgili 5449 sayılı kanun 2006'nın Şubat ayında yürürlüğe girdi. Bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkını asgariye indirmek ve yerel yönetimlerin planlama çalışmalarına teknik destek vermek maksadıyla çıkarıldı bu kanun. Kalkınma ajanslarının vatandaşa iş kapısı olmak gibi bir özelliği yok. Bunu peşin peşin belirtmekte fayda var. Ayrıca, ne yeşil kart dağıtması söz konusu, ne de şehre gelen hemşehrilere konaklama yeri bulması. Hele kayırma, hiç yok. Eşe dosta peşkeş çekilecek tek kuruş yok bu sistemde. Ne var peki? Proje! Getir projeyi, al parayı. Getir projeyi, al desteği. Hem de ne destek. Yeter ki elinde aklı başında proje olsun. Uygun görülen projeye yüzde 80'e varan mali destek veriyor bu ajanslar. Görevi o çünkü. Kalkınmayı hızlandırmak ve daimi hale getirmek. İyi değil mi? Vermesine veriyor. İyi olmasına iyi de, hangi babayiğit alacak ve nasıl alacak bu desteği? Zurnanın "zırt" dediği yer burası. Türkiye, böyle bir uygulamaya alışkın değil ki! Türkiye'de, "al parayı, getir projeyi" sistemi uygulanmış hep bugüne kadar. Şimdi, tam tersi bir davranış sergilemesi isteniyor! Mümkün mü? Türkiye, eski alışkanlıklarını terk edip proje hazırlayabilir ve bu projeye uygun destek alabilir mi acaba? "Canım, o da bir şey mi? Bizim insanımız onun da bir yolunu bulur" demeyin sakın. Bu işin tek bir yolu var, proje. Proje verdin verdin, veremedin avucunu yala! Sistem çok sağlam. Sıkı bir şekilde denetleniyor. En büyük denetçi de AB. AB hem finansman sağlıyor, hem de denetliyor. Faydalı bir sistem Neden bu kadar iddialı konuşuyorum'a gelince. Kalkınma Ajansı tarafından ihale edilen konularla ilgili hazırlanan projeler iki ayrı bağımsız denetçi tarafından incelenecek bir kere. Onların verdiği nota göre mali destek verilecek, ya da verilmeyecek. Hadi verildi, diyelim. "Ver, unut sistemi" yine yok. Asla yok. Devreye hemen Kalkınma Destek Ofisi giriyor ve onların organize ettiği bu projeler yine onlar tarafından adım adım takip ediliyor. Boşluk yok yani. Ha! Bu millet madem alışık değil, nasıl hazırlayacak bu projeleri? İşin bir de bu cephesi var tabii. O da düşünülmüş. Eğitim!.. Konu, hangi ilin kalkınması ile ilgili ise o ilin meselelerinin ne olduğu tespit edilecek tek tek. Daha sonra bu meseleler hakkında dışarıdan bir firma veya üniversiteye plan hazırlatma aşaması var. Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu şayet hazırlanan bu planı tasdik ederse, işte o zaman başlıyor ihale aşaması. Plana ilgi gösteren kurum, sivil toplum örgütü veya kişilere proje hazırlama konusunda eğitim verilmesi söz konusu. Ki, ilk dönemler için çok faydalı bu uygulama. Bu eğitimlerde projenin nasıl hazırlanacağı öğrenilmiş olacak çünkü. Bir firma veya kişi, kalkıp "İlimizin kalkınması için benim bir projem var" diyemez mi? Der elbette. Hatta, ideal olan bu. Da... buraya gelmek için bayağı bir uğraşmak lazım. Kalkınma ajansları, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) koordinatörlüğünde faaliyet gösteriyor ve her birisinin bir yönetim kurulu var. Vali, belediye başkanı, sanayi ve ticaret odası başkanlarından meydana geliyor bu kurul. Adıyaman, Gaziantep, Kilis mesela. Bu üç il bir Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı çatısı altında toplanıyor ve bu illerden birinin valisi yönetim kurulu başkanı oluyor. Diğer vali ve başkanlar da yönetim kurulu üyesi. Yönetim kurulunda sivil toplum kuruluşlarına da yer var kanunda ama uygulama henüz öyle bir yapı sergilemiyor. Böyle bir sisteme ne mülki amirler hazır, ne yerel yöneticiler, ne de sivil toplum kuruluşları. Ayrıca, bütün bu işleri yürütecek olan teknik kadro var bir de. Onlar da yok. Dolayısıyla İzmir'de kurulan Ege Kalkınma Ajansı ile Adana'da kurulan ve içine Mersin'i de alan Akdeniz Kalkınma Ajansı bugünlerde faaliyete geçiyor. Pilot uygulama bu iki ilde start alıyor yani. Bu iki bölgede sistemin artıları, eksileri daha bir net ortaya çıkacağı gibi diğer bölgeler için uzmanlar da yetişmiş olacak bu bir senelik süre içinde. Sivil toplum kuruluşları (STK) "Biz neden yönetimde yokuz" diye sızlanıyorlar. Önemli değil. Varsın olmasınlar. Ne de olsa projeyi hazırlayacak olan onlar. Onlar olmadan bu sistem yürümez. Hem de hiç yürümez.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.