Malum, Isparta toprakları iklim yönünden gül bitkisi yetiştirmeye çok müsait. Bu da zaten Isparta'yı gül şehri yaptı. Ispartalı gülden ahım şahım bir para kazanmadı belki ama yine de onlar için bir geçim kapısı oldu gül. Isparta gülü çok güzel kokar ve yağı çıkarılır. Şimdilerde, kesme gül de yetiştiriliyor. Kapalı alanlarda yetiştirilen kesme gülden senede birden fazla ürün almak mümkün. Normal gülden de iki ürün alan ülkeler var esasında. Isparta henüz araştırma aşamasında. Gül üreticisinin yanında olması için kurulan bir de Gülbirlik var. Bu birlik, her ne kadar üreticinin seçtiği kişiler tarafından yönetilmişse de, uygulamada daha ziyade devlet adına iş yapmıştır. Çünkü, çiftçiyi desteklemek isteyen hükümetler, verdikleri teşvik primlerini hep bu birlikler kanalıyla vermiştir. "Parayı veren düdüğü çalar!" Bu, iki kere ikinin dört etmesi gibi bir şey. Birlik yöneticileri de üzerlerinde daima devletin baskısını hissetmiş ve iktidarların dediğini yapan birer bürokrat gibi davranmışlardır. Bu uygulamanın en büyük faydası, bazı dönemlerde çiftçinin eline piyasa fiyatının üstünde para geçmiş olmasıdır. Bu desteklerin seçim döneminde olduğunu bilmeyen yok zaten. Üzerinde durmayacağım. Esas kötü tarafı mühim. Daha doğrusu verdiği zarar. Biraz oraya bakmak lazım. En önemlisi serbest piyasa oluşmamış ve özel sektör ürktüğü için bu alanda yatırım yapmamış!.. 2000'den sonra birliklerin özerkleştirilmesiyle birlikte özel sektörün de gül ve gül yağı sektörüne girdiğini görüyoruz. Sebat Gülyağı Ltd. Şti. bunlardan biri. Sebat Yönetim Kurulu Üyesi Süleyman Kineci'den Isparta'da 2 bin kilo gül yağı üretildiğini öğrendim. Bu da yaklaşık 25 milyon euro ediyor. Bu iki ton gül yağının bin 400 kilosunu Gülbirlik, 600 kilosunu da özel sektör üretiyor. İşin en enteresan tarafı ise bambaşka. Gülbirlik daima zarar ediyor. Sebat firması ise geçen sene 1 milyon TL kâr açıklamış. Zurnanın "zırt" dediği yer burası. Gül ağacının ömrü, 10 sene. Yedi sene verimli. Sonrası zayıf. Dolayısıyla 7 senede bir ağacın kökten budanması gerekiyor. Çiftçi bunu pek yapmıyor. Budanan gül ağacı ilk sene hiç ürün vermiyor çünkü. İkinci sene ise yarım. Bu bir buçuk senelik dönemde çiftçinin desteklenmesi gerekiyor. Ürün kalitesi ve rekolte yönünden çok önemli bu. Ekonomiye bir katkısı var çünkü. Seçim dönemlerinde teşvik vermek yerine yenileme için destek verilse, çok daha iyi olur aslında. Ayrıca, organik tarıma geçene verilmeli bu destek. Şimdilerde gül yağı ihracatında herhangi bir problem yok ama yakında, "Bu yağın üretildiği gülde ilaç kalıntısı var" deyip ithalatçı ülkeler gül yağlarını geri gönderirse hiç şaşmamak lazım. Gülbirlik "Rosense" markası altında çeşitli kozmetik ürün imal ediyor. Bu kremler tüketicinin hoşuna giden ürünler. Çeşidin arttırılması şart. Sebat da boş durmamış. Bir taraftan gül yağı ihraç ediyor, bir taraftan da anlaştığı Alman firmasıyla birlikte üretim yapmaya hazırlanıyor. Şimdilik test üretim yapıyorlar ama önümüzdeki sene piyasaya çıkacağını söyledi Süleyman Kineci. Kineci, ayrıca "Gül üretimi biraz desteklense, ihracat 3'e katlanır" dedi. Ki, bu sese kulak vermek lazım.