Güle güle IMF

A -
A +

 
Borç bitti. Türkiye 1999 yılında imzaladığı stand-byanlaşması karşılığında IMF'den aldığı borcun son taksitini dün ödedi ve borçsuz bir döneme girdi.
IMF-Türkiye ilişkisi roman olacak kadar uzun bir hikâye. Makalelere sığmaz ama ana hatlarıyla şöyle bir göz atmakta fayda var. İkinci Dünya Harbi'nden çıkan Avrupa yoksulluk ve kriz içindeydi. Amerika'nın ise tuzu kuruydu ve dünyaya yayılma hazırlığı yapıyordu. Avrupa'nın sıkıntıda olması ABD'ye fırsat verdi. Yapacağı yardımı doğrudan değil de kurulan mali müesseseler aracılığıyla yapmasının daha etkili olacağını düşündü ve 1944 yılında 44 ülkenin üyeliğiyle IMF (Uluslararası Para Fonu) kuruldu. Görevi de özetle; dünyadaki para ve mal hareketlerini bir sistem içerisine almak ve bu sistemin uzun vadeli çalışmasını sağlamak şeklinde tarif edildi.
Bugün 188 ülkenin üye olduğu IMF ile Türkiye'nin tanışması fazla uzun sürmedi ve Türkiye 1947 yılında üye oldu. 1961 yılında da ilk stand-byanlaşmasını yaptı. Türkiye'nin IMF ile ilişkisine bakıp gerçek kimliğini görmek mümkün.
Türkiye bugüne kadar imzaladığı 19 stand-by anlaşmasının ikisi hariç hemen hepsi ya kesintiye uğradı ya da iptal oldu. Fakat aldığı kredilerin tamamını şöyle ya da böyle ödedi.
Bu durum sadece ekonomide değil, sosyal ve siyasi alanda da sık rastlanan bir durum. Türkiyeborcuna sadık ama verdiği sözlerdezikzaklar çizmesiyle ünlendi. Bu da ülkeyi "güven duyulmayan" bir ülke konumuna soktu tabii!
Borç almak başka, verdiği sözü tutmak çok daha başka. Borçlanmak hepten kötü değil ki. İhtiyacı olan borçlanır ve işini görür. Nitekim Türkiye geçmişe göre çok daha fazla borçlu. IMF borcu bitti ama başka kaynaklardan borçlandı. 2012 yılı itibariyle 336 milyar dolar borcu var ve bunun 103 milyar doları kamu kesimine ait. 
IMF salt borç veren hesap soran bir kurum gibi görünse de başka fonksiyonları da var. Kredi verdiği ülkenin durumuna göre para politikalarını iyileştirici ve mali disiplini sağlayıcı şartlar da koyuyor. Türkiye geçmişte bu şartlara riayet etme hususunda samimi davranmamış ve bir müddet sonra havlu atmıştı.
Son stand-by anlaşmasında öyle yapmadı ve başarıyla uyguladı kendinden istenen politikaları.  Bu son stand-by'ın en önemli özelliği; borcun bitmiş olmasından ziyade kesintiye uğramadan devam etmiş olmasıydı zaten. 
Türkiyebankacılık sistemini güçlendirdiyse bu sayede güçlendirdi. Tasarruf etmeyi ve gelirlerini arttırmayı hep IMF ile imzaladığı stand-by sayesinde öğrendi.
Borç bitti diye IMF Türkiye'deki ofisini kapatıp gitmiyor. Ortak araştırmalar ve proje geliştirme çalışmaları devam edecek yine. IMF'nin teknik danışmanlığı ve eğitim konusundaki iş birliği de öyle. Bunlar güzel şeyler. Devam etmesi lazım. Türkiye güçlenmişse bunu birisinin dünya âleme duyurması lazım. O da IMF ve Stndad&Poor's, Fitche, Moody's gibi kredi derecelendirme kuruluşlarıyla oluyor.
Son söz: Hakkımızda konuşanları kötülemeyi bir kenara bırakıp kendi durumumuzu düzeltmeye gayret etmemiz lazım. Doğru olan bu.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.