Güzel ülkemin kaldırımları

A -
A +

Bizim Spor Müdürü Sadık Söztutan, başarılarını kıskandığım bir meslektaşım. Nasıl kıskanmayayım ki, iyi bir yönetici bir kere. Onunla birlikte çalışan arkadaşların her birisi kariyer yaptı, vizyon sahibi oldu; Söztutan inisiyatif vermekle kalmıyor, teşvik de ediyor çünkü. Hadi, de ki, yönetici, işinde basiret göstermesi normal. Yazılarına ne demeli. Her cuma günü altına ilave ettiği "cuma günleri yayınlanır" ibaresiyle çıkan yazılarının her birisi hayatın ta kendisi. Söztutan, akıcı üslubu ve kendine has tarzıyla fırtınalar estiriyor. Bazen gönüllerde, bazen beyinlerde esiyor bu rüzgar ama esiyor. Okuyucu kitlesi de oluştu. Bugünlerde Babıali Yayıncılık Söztutan'ın 5'inci kitabını yayınlamaya hazırlanıyor. Söztutan "Dünyanın en fazla bağırsak vakasına rastlanan ülkesi neresi, biliyor musun?" diye sordu bana geçenlerde. Nerden bileceğim. "Hayır" dedim, "Bilmiyorum." Sadık Söztunan bu, onun bilmediği mi var da bunu bilmeyecek? Ülkeyi söylemekle kalmadı, uzun bir istatistikî bilgi de verdi. Japonya imiş.. İşin enteresan tarafı, bu hastalıktan ölen sayısı en az yine bu ülkedeymiş... Deprem konusu da öyle. En fazla deprem Japonya'da oluyor ama en az ölüm oranı yine o ülkeye ait. Yıkılan bina da öyle. Fay hatları üzerindeki şehirler hemen her gün sallanıyor ama Japonlar elini kolunu sallaya sallaya işine gidip geliyor. Elin Japonunun rekoru olur da bizim olmaz mı? Var tabii. Dünyada en fazla kaldırım inşa eden ülke Türkiye! Öyle hızlı değişiyor ki, dün döşenen kaldırım bugün yenilenebiliyor! Buna rağmen en berbat kaldırım Türkiye'de!.. Kaldırımdan söz açılmışken biraz daha şişineyim. Bir Türk vatandaşı olarak hakkım çünkü. Kaldırım olarak inşa edilip de o fonksiyonu hiç ifa etmeyen kaldırımlar yine bizde!... Engellileri bir kenara bırakın, yayaların şöyle rahat yürüdüğü bir kaldırım gördünüz mü siz hiç? Ya esnaf dükkandaki malı çıkarmıştır, ya işportacı tezgahını sermiştir, ya da sanki otoparkmış gibi otomobillerin işgaline uğramıştır. Bunların hiçbirisi olmasa, belediye kazar yine kullanamaz yayalar kaldırımı. De ki, hiçbiri olmadı bunların. O genişliği yarım metreyi bile bulmayan kaldırımın orta yerine ağaç diker yine engelleriz yayaların geçişini. Böyle başarılı kaldırım politikasını uygulayan belediyeleri ve de, "Yahu ben burada hiç yürümeyecek miyim?" diye tekpi göstermeyen koyun karakterli vatandaşı can-u gönülden kutluyorum. Tebrikler! Ancak, müzakere sürecinde bütün bunların biteceği söyleniyor. Kaldırım kültürünü öğrenmeden bizi AB'ye almamaya karar vermişler! Amaaan, ülkemizin kaldırımından bana ne yahu!.. Varsın yüksek olsun, yürüyen düşünsün!... Benim güzel memleketimin kalkındığını, yüksek kaldırımından görüp öğrenmek isteyenler varsa, varsın görsün. Varsın öğrensin!.. Biz yine Sadık Söztutan'a kulak verelim. O şimdiye kadar birçok şiir, makale ve hikaye yazdı. Hemen hepsini kitap yaptı bu hikaye ve şiirlerin. Adı, 'Spor'la başlayan bu kitapların hepsi aslında hayattan alınan bir öykünün hikayesi. Fakat, tarz başka. Öyle güzel bir anlatım tarzı var ki, hikayeyi okumaya başlayan; yazı bittikten sonra, kendi hikayesini yaşamış gibi oluyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.