Hakan Şükür'ü okumak

Hakan Şükür'ü çok beğeniyorum. Nasıl beğenmeyeyim ki, bu genç adamda tepeden tırnağa asalet akıyor bir kere. Karizma da var. Eee, beğenmeyeyim de ne yapayım? Beğeniyorum. Sadece futbolculuğunu değil hem de. Kişiliği... özgüveni... samimiyeti... tevazuu... iyi bir aile reisi olma hali... vs. vs. Örnek bir insan o. Geçenlerde bir iftarda aynı masayı paylaştık kendisiyle. Esprilimi adam. Seni, senin ağzından anlatan bir kitabı okumak isterim, dedim. Hakan bu; hazır cevap. Hiç düşünmeden "Benim hayatım iki kitaba sığmaz!" deyiverdi 'pat' diye. Daha iyi ya. O vakit, birinde futbolcu Hakan'ı anlatırsın; diğerinde de Hakan'ın sosyal hayatını. Yetmezse bir de neyi nasıl gördüğünü anlatırsın. Aklı yattı. "Düşünüyorum aslında" dedi. "Ama vakit yok!" Bir işi yapmak için insan konuya odaklanması, konsantre olması lazım. Gönülsüz olanın, illa bir mazereti vardır. Hakan'ın durumu da biraz böyle. Kafası karışık her şeyden önce. Henüz jübilesini yapmadı. Futbola devam mı, tamam mı? O da belli değil. Devamsa, nereye kadar? Hadi diyelim ki, oynamayı düşünüyor. Hangi takımda ve ne kadar? Hasılı zor bir dönem. Fakat bunların hepsi duygusal şeyler. Hakan bir profesyonel. Ne yapıp edip zihnindekileri bir sıraya sokması ve bir an önce geleceğini planlaması gerekiyor. Hakan oynadığı futbolla olsun, kişiliğiyle olsun.. mükemmel insan. Nereye koysan "cuk" diye oturur. Yakışır da. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) başta olmak üzere sporla ilgili nerede görev verilse, antrenörlük de dahil hepsini başarıyla yapar Hakan Şükür. Ayrıca, marka. Hakan Şükür ismini Japon da biliyor. İspanyol da. Hatta Brezilyalı ve Arjantinli gençler de. Şimdi düşünün bir. Piyasaya Hakan Şükür markalı bir ürün sürülse, satmaz mı? "Hoppala! Bu da nerden çıktı?" demeyin. Her isteyen Hakan Şükür olamaz. Dolayısıyla, Hakan Şükür'ün kıymetini bilip akıllı, uslu projelerle bu markayı daha da parlatarak; uzun ömürlü yapmak lazım. Yoksa, unutulur gider. Ki, bu hem Hakan'a, hem çoluk çocuğuna, hem de ülkeye haksızlık demektir. Hakan Şükür'ün hayatını yazması, onun için bir nevi sorumluluktur: Örnek olma sorumluluğu. Kendisinden sonra gelen nesil, ona bakıp yönünü tayin etmeli. Hakan Şükür'de örnek alınacak sayısız meziyet var. Onları heba etmek gibi bir hakkı da yok zaten. Marka olması da öyle. Bu ülke Hakan Şükür'ü bir daha ne zaman bulur Allah bilir?