Hani, ne oldu 2B?

A -
A +

Hükümetin büyük bir heyecanla gündeme getirdiği fakat, hukuki bir dayanak sağlayamadığı için geri çektiği; orman vasfını kaybetmiş arazilerin ekonomiye kazandırılmasıyla ilgili "2B projesi"ne temas edeceğim bugün biraz. Malum, Cumhurbaşkanı Sezer'den veto yedi bu proje. İyi ki, yedi. Çünkü, o haliyle bu projenin Türkiye'nin meselesine çözüm olması mümkün değildi. Düşünce doğruydu ama birçok unsuru eksikti. Dolayısıyla kadük kaldı. Ancak, bu; konunun peşini bırakmak anlamına gelmiyor. Tam aksine; kapsamının genişletilip tekrar gündeme getirilmesi gerekiyor. Hem de hiç vakit kaybetmeden. Bir de tabii bu konunun kamuoyu tarafından hüsnükabul görmesi için tüm iletişim imkanlarının devreye sokulması lazım. Bu mevzuun en can alıcı noktası belki de bu: İletişim. Bu kadar önemli bir meselenin "Ben yaptım oldu" mantığıyla hayata geçirilmesine imkan yok. Şimdi gelelim sadede. Orman vasfını kaybetmiş araziler var, var olmasına da bunlar boş değil. Hemen hepsi kullanılıyor. Nasıl bir kullanma bu? Kusurlu! Daha doğrusu kayıt dışı. Tapusu yok, ruhsatı yok, imar izni yok!.. İktisadi değil yani. Evler, tapusu olmayan araziler üzerine inşa edilmiş, fabrikalar da öyle. Kullananların yanında o mülkün bir değeri varsa da, ekonomik açıdan hiçbir değer ifade etmiyor. Tapu ile belgelenmediğinden dolayı iktisadi bir servet değil. Değeri, sadece birbirine tanıyan ve güvenen insanlar arasında. Halbuki, bu mülkler kanuni belgelerle belgelenmiş olsa; üzerine ipotek koymak veya bir yatırıma karşı hisse olarak kullanılmak suretiyle kolaylıkla sermayeye tahvil edilecek ama yok bu imkân! Bugün gelişmiş ülkelerde her parsel arazi, her bina, her makine ve her bir envanter toplamı ekonominin bütününü ilgilendiren mülkiyet belgesi ile temsil ediliyor. Kredi kullanmak isteyen kişi ve kurumlar, bu belgeleri üzerine konulan ipotek karşılığı kredi alıyor ve ipoteğe müstenit tahvil çıkarabiliyor. Türkiye ise yüzde 80'i tapusuz ve ruhsatsız olduğu için sermaye üretemiyor. Sermaye, maddeden çok o maddenin değeridir aslında. Yani tapu, tahvil gibi belgelerdir. Yastık altında istediğiniz kadar paranız olsun. Onu belgelendiremediğiniz müddetçe üçüncü şahıslar tarafından hiç itibar edilmez bu zenginliğe. Gayrimenkul de böyle. Türkiye'nin hiç vakit kaybetmeden bu değerleri, kayıt altına alması ve belgelendirmesi lazım. Ki, gecekonduların kaçak kullandığı su, elektrik ve hatta doğal gaz bedellerini toplayabilsin. Ayrıca, vatandaş bütün bu belgeler karşılığında kredi kullanabilsin. Kayıt dışı olduğu için bugün birçok firma halka açılamıyor, kredi kullanamıyor ve haliyle sermaye yetersizliğinden dolayı kaybolup gidiyor. Ayrıca, yabancı sermayeyi çekmenin yolu da ekonomik değerleri kayıt altına almaktan geçiyor. Hakeza vergi toplamak! Kayıt dışı olan bir servetten vergi almak mümkün mü? Kayıt dışı ekonomi, Merkez Bankası'nın piyasaya ilave para arz edebilmesine de mani oluyor. Kayıt altına alınsa, enflasyon korkusu olmadan MB para basar. Bütün bu meselelerle baş edebilmek için siyasi kararlılığa ihtiyaç olduğunu kabul edip ona göre strateji geliştirmek lazım. Bu proje asla, "Sat ve elde ettiğin 25 milyar dolarla borç öde" projesi değil. Ülkeye soluk aldıracak ciddi bir proje.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.