Türkiye kanser tedavisinde önemli başarılara imza atıyor. Lösemi hastalıklarında yüzde 80 başarıya ulaştı mesela. Ki, Batı'da yüzde 94 bu oran. Neredeyse Batı'yı yakaladı.
Da... eksikler var yine de. Yatak problemi bunlardan biri. İlaç ve uzman sıkıntısı da öyle; giderilemiyor bir türlü. Hakeza laboratuvar; yeterli laboratuvar yok! Şayet bu meseleler halledilirse, Türkiye Batı ile atbaşı gider teşhis ve tedavi konusunda.
Geçen hafta İstanbul'da "4. Uluslararası Lösemi-Lenfoma-Miyelom Kongresi" gerçekleştirildi. Türk Hematoloji Derneği tarafından düzenlenen bu kongreye 450'nin üzerinde iştirakçi katıldı ve 200'e yakını yabancı idi. Aralarında Amerika'dan Singapur'a, Nijerya'dan Almanya'ya kadar 25 farklı ülkeden gelen iştirakçilerin de bulunduğu hematologlara 45 yabancı konuşmacı tebliğ sundu.
Habis hematolojik hastalıklardaki tıbbi teşhis ve tedavi yöntemlerinde meydana gelen gelişmelerin tartışıldığı kongreye ilgi büyüktü. Hematoloji malum kanın ve kan üretimini sağlayan kemik iliği gibi organların yapısını, fonksiyonunu ve hastalıklarını inceleyen bilim dalı.
Hematologların sadece teşhis ve tedavi ile ilgilendikleri dönem çok gerilerde kaldı. Uygulanan kemo-radyoterapi ile verilen ilaçların yan etkisinin azaltıldığı bir döneme girildi. Sadece kanser hücresini etkileyen tedavi yöntemleri geliştirildi. Pozitron Emisyon Tomografi (PET) adı verilen Nükleer Tıp yöntemiyle kanserli hücrenin vücutta nerede bulunduğu çok kolay bir şekilde tespit edilebiliyor artık. Kök hücre nakli de başarıyla uygulanıyor.
Ancak ilaçlı tedavilerde ve kemoterapi uygulamalarında olsun, kök hücre naklinde olsun başka hücrelerin de zarar görmesi söz konusu olabiliyor. İşte bu diğer hücrelerin zarar görmemesi için ilaçlar geliştirildi. "Akıllı ilaç" diye anılan bu ilaçlar hastaların daha doğru tedavi edilmelerine ve ileri safhalarda başka hastalıkların nüksetmesini önleme imkânı veriyor.
Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Teoman Soysal "İlaç ve yatak problemleri ortadan kalkar ve hematoloji uzmanları kendi laboratuvarlarına kavuşursa, Türkiye gelişmiş ülkelerle her alanda yarışır" dedi.
Türkiye ilaç üreten bir ülke değil. Hele kanser ilaçlarını hiç üretmiyor. Tamamı ithal ediliyor bu ilaçların. Ruhsatlandırma dönemlerinin uzaması ya da fiyat politikalarında ortaya çıkan anlaşmazlıklar; hekimlerin elini kolunu bağlıyor. Hastaların kendi ilaçlarını kendilerinin temin etmesi gerekebiliyor bazı durumlarda. Ayrıca bir de piyasaya yeni sürülen ilaçlarda yaşanan sıkıntılar var. İlaç üretimi sınırlı olduğu için her ülkeye belli bir kota ile veriliyor ve bazen yetmeyebiliyor bu kotalar. Problem yaşanıyor tabii.
Yatak konusu ise apayrı bir konu. Hematoloji hastalarının tedavisi için gerekli olan yataklı ünitelerin hasta ve hastalığın özelliğine göre farklılık arz etmesi lazım. Enfeksiyon eğilimli hastaların daha iyi korunması için şart bu. Fakat yeterli değil bu üniteler. Yatak olmadığı için gerekli tedavi de yapılamıyor haliyle.
Bütün bunlara hematolog ve hemşire eksikliği de ilave edilince problem büyüyor. Çare bulunması lazım...