TOÇEV tamı tamına 17 yıldır çocukların gönlüne dokunuyor; hem de ne dokunuş. Her küçük dokunuş, büyük değişikliklere neden oluyor. TOÇEV "Okumak her çocuğun hakkıdır" diye seslendi yardımseverlere. "Biz dokunduk, siz de dokunun" dedi onlara. Fazlasıyla ilgi de gördü bu?çağrılar?ve?bugün TOÇEV'in gönlüne dokunduğu çocuk sayısı 5 milyonu?buldu.?Tertiplediği "Farkında mısınız? dokunuyoruz" kampanyalarıyla başardı bu sayıya ulaşmayı. Çocuklar TOÇEV sayesinde geleceğe güvenle bakmaya başladı. Bu yaptılkları TOÇEV'e yetmiyor. Daha, daha fazlasını yapmaya hazırlanıyor. Çocukların eğitimine destek sağlamak maksadıyla program üstüne program gerçekleştiriyor. Şimdi de Cengiz Abazoğlu'nun tasarladığı tişörtleri satıp elde ettiği gelirle daha başka çocuklara dokunmaya hazırlanıyor. Cengiz Abazoğlu bu tasarımından dolayı herhangi bir ücret almadı. Ayrıca, tanıtımda rol alan Bade İşcil, Merve Boluğur, Funda Arar, Özge Ulusoy, Demet Kutluay, Selin Demiratar, Deniz Akkaya, Pınar Tezcan gibi sanatçılar da gönüllü olarak destek verdi bu kampanyaya. adL mağazalarında 30 TL'den satılan üç ayrı renkteki tişört gelirlerinin tamamı TOÇEV'e, daha doğrusu eğitime gidiyor. Burada bir konuya temas etmeden geçemeyeceğim. O da şu: Bilhassa Amerikalı sanatçıları, haftanın en az bir günü herhangi bir hastanede gönüllü hemşirelik yaparken ya da kimsesiz yaşlı ve çocuklarla ilgilenirken görmek mümkün. Avrupa'da da çok yaygın bu sosyal faaliyetler. Bizim sanatçı ve mankenlerimiz ise giydikleri giysi ya da yemek yedikleri mekanlarla gündeme gelmekten öte gidemiyorlar. Ne acı bir şey! TOÇEV kampanyaları gösterdi ki, şartlar değişiyor. Mankenlerin eğitime gönüllü destek olmalarını görmek beni ziyadesiyle mutlu etti. Sanatçı demek, topluma örnek insan demektir. Bizim sanatçılarımız iyi eğitim almış kişiler aslında. Hayatları da öyle hep kakara kikiri ile geçmiyor. Verdikleri görüntünün sığlığını tamamen kendilerine mal edemeyiz. Bir dizi ya da sinema oyuncusunun göz önünde olmak istemesi kadar normal bir şey olamaz. O istemese dahi medya onun özeline girip gözler önüne seriyor onun hayatını. Sanatçı ve mankenlerin nahoş görüntü vermesinde medyanın da suçu var yani. Onları hep arkadaşları ya da giyim kuşamlarıyla yansıtıyor çünkü. TOÇEV'i ayrıca bu nedenden dolayı da kutluyorum. Mankenlerin kişiliklerini öne çıkardı. Onlara "gönüllere dokunma" fırsatı verdi. Bir taşla iki kuş vurmak diye buna derim ben. Türk toplumunun özünde var olan yardımlaşma duygusunu harekete geçiren bu tür projeleri gördükçe göğsüm kabarıyor. Benim de bir katkım olsun diye çırpınıyorum. TOÇEV'e, bana da böyle bir fırsatı verdiği için müteşekkirim. TOÇEV Başkanı Ebru Uygun'un bir müjdesini sizlerle paylaşıp bağlayayım yazımın kuyruğunu. Suzan Sabancı, Mim Kemal Öke gibi başkalarının hayatına dokunan birçok kişinin hayat hikayesini yazıyorlarmış, toplumla paylaşmak için. Güzel şeyler bunlar. Toplumda var olan hasletleri harekete geçiriyor her şeyden önce.