Çin ekonomisi her sene yüzde 10 büyüyor ve bunun böyle devam edeceği hususunda hemfikir dünya alem. Gelişmiş ülkeler sıfırlarda dolaşırken Çin'in böyle bir performans göstermesi enteresan gelebilir belki ama değil aslında. Gelişmiş ülkelerde büyüme durdu. Ekonomik krizden ya da finans eksikliğinden ziyade nüfustan dolayı durdu. Gelişmiş ülkelerin nüfusu hem artmıyor, hem de yaşlı. Bu da tüketimi olumsuz etkiliyor tabii. Doymuş ve yaşlı bir nüfusun tüketiminden ne olacak ki? Batılı sanayici yatırımlarını Doğu'ya kaydırdı ve haliyle Çin ve Hindistan başta olmak üzere Asya cazibe merkezi oldu. 4 milyara yakın nüfus ve tamamı tüketime aç! Üret sat. Üret sat! Son 15 senede Batılı sanayicilerin Asya'da gerçekleştirdiği yatırım miktarı 4 trilyon doları buldu. Çin ekonomisindeki büyümenin ana nedeni bu işte. Batılı sanayici gelip yatırım yapmasaydı Çin nasıl büyüyecekti? Başarıdaki pay, Batı sermayesinin yani. Türkiye'nin büyüme performansı da hiç yabana atılacak bir performans değil hani. Senede yüzde 15 büyüme kapasitesi var ama sermayesi yeterli değil. İki sene büyüse üçüncü sene tökezliyor! Cari açık tehdidiyle karşı karşıya geliveriyor. Türkiye tasarruf yönünden fakir bir ülke. Mevcut tasarrufunu da doğru kullanıp kullanmadığı tartışılır. Dolayısıyla, hep ihtiyat! Hep ihtiyat! Türkiye proje üretmeyi bilseydi bugüne kadar gelen yabancı yatırımın üç, hatta beş katı daha gelirdi. Dubai mesela. Bir proje yaptı, Körfez sermayesi oraya aktı. Şimdi Katar da aynı yoldan gidiyor. Dubai'ye giden İran sermayesinin 450 milyar dolar olduğu söyleniyor. Türkiye her ikisinden de daha avantajlıydı halbuki ama beceremedi. Cazip projeler üretme feraseti gösteremedi. Fakat geçmiş değil vakit. Hâlâ mümkün. Suriye'de, Irak'ta, Ürdün'de, Türk cumhuriyetlerinde ve hatta Rusya'da para gani. Akıllı projelerle o sermayeler Türkiye'ye neden çekilmesin? Gayrimenkul mesela. Türkiye bu avantajını kullanıp tasarruf sahibi komşuların paralarını değerlendirdikleri bir cazibe merkezi olabilir pekala. Yeter ki, istesin. Mütekabiliyet sistemini esnetip yabancılara mülk satışını kolaylaştırmalı mesela. "Vatan elden gider" endişesiyle ülke bugüne kadar bir yere varamadı, varamaz da. Türkiye'de mülkü ya da yatırımı olan bir yabancı, Türk'ten daha fazla koruyup kollar Türkiye'yi. Mersin, Gaziantep, Kayseri ve hatta Diyarbakır birer mega kent haline getirilmeli ve projelendirilip bir an önce yabancı sermaye ve beyin gücüne açılmalı bu şehirlerin kapısı. Yatırım için gelmek isteyen yatırım için gelsin, parasından para kazanmak isteyen parasıyla. Bilgi ve birikimini değerlendirmek isteyenler de bilgileriyle. Onlara da ihtiyaç var çünkü. Bu şehirlerde ar-ge ve lojistik üssü de olmalı. Ki, buralarda katma değeri yüksek ürün tasarımı yapılsın ve üretilenler dünya piyasalarına ulaştırılsın. Haydi Türkiye. Göreyim seni, yap bunu!