Bir ülkenin "süper güç" olması için askerî, siyasî ve iktisadî güce sahip olması lazım. AB ülkeleri mesela. Bu ülkelerin ekonomik ve siyasi güçleri tartışılmaz ama askerî güçleri yok. Birlik oldular yine yok. Bir manga asker ancak çıkar 500 milyonluk Avrupa'dan. Japonya da öyle; askerî ciheti çok zayıf bu ülkenin. Çin ve Rusya'nın askerî gücü var, siyasi etkinliği de ama ekonomileri zayıf. Uluslararası arenada hep geri düşüyor bu koca ülkeler. ABD öyle mi ya; bu üç gücün üçü de var onda. Tek süper güç. Fütursuzluğu da ondan zaten. Yumruğunu masaya vurup işini yapıyor; daha doğrusu yaptırıyor. Ne AB itiraz edebiliyor onun bu külhaniliğine, ne Çin. Ne de Rusya. ABD Doları dünyanın rezerv parası. Dolayısıyla, FED para politikalarını belirlerken, sadece Amerika'yı dikkate almıyor; tüm dünya ekonomisini içine alan politikalar üretiyor. Gelelim Türkiye'ye. Ekonomisi ve siyasi gücü, maalesef, esamisi okunacak kadar dahi yok. Fakat, çok nitelikli askerî gücü var: NATO'nun ikinci büyük ordusu. AB ikinci "süper güç" olmaya namzet. AB şemsiyesi altında toplanmalarının ana nedeni de bu. ABD ise süper güç pozisyonunu devam ettirmekte kararlı. AB'nin süper güç olması petrole bağlı. ABD'nin süper güçlüğünü sürdürmesi de. Avrupa ülkeleri şayet, 2000'den sonra da 1970 ve 1990 arasında büyüdüğü gibi büyüme başarısı gösterebilseydi, AB bugün ABD'nin kesin alternatifi idi ama büyüyemedi. Daha doğrusu ABD müsaade etmedi buna. Uyguladığı dış ticaret ve para politikalarıyla AB'nin ekonomik büyümesini önledi. Bilinmeyecek bir tarafı yok bu stratejinin. ABD Körfez'de at koştururken AB'nin kendisine ayak bağı olmasını istemediği için yaptı bütün bunları. ABD Türkiye'ye AB'ye davrandığı gibi davranmadı. Türkiye son 6 senedir devamlı yüksek performans gösterdi ve rekor büyüme gerçekleştirdi. ABD'nin özel koruması altındaydı çünkü. ABD Türkiye ile müttefik olup Körfez güvenliğini birlikte sağlamak istiyor. ABD gelip burnumuzun dibindeki petrol kuyularını kontrolüne geçirdi, geçiriyor. Petrol bitinceye kadar kalıcı da. En az 50 sene komşumuz yani. George W. Bush, beş sene boyunca gelip gidip AK Parti iktidarından askerî destek istedi. Omuz silkip, "Yok" dedi AK Parti: Sana destek yok! "Petrol kuyularının bir kısmını işletin, yeter ki destek verin" demesine de kulak asmadı. Kendisine "Gölge Başkan" da denilen ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney Türkiye'ye geldi ancak askerî destek istemedi. Hemen söyleyeyim ki, bu durum hayra alamet değil! ABD, askerî destek talebinden asla vazgeçmez. ABD AK Parti'den vazgeçti anlaşılan!