"Hobi bahçesi"

A -
A +

Tüm dünyanın tarıma destek verdiği bilinen bir gerçek. 31 Temmuz günü' Cenevre'de toplanan Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) yaptığı "çerçeve anlaşması", bu uygulamaya 'dur' diyor. Tarımda serbestleştirme amacı taşıyan bu anlaşmayla birlikte gelişmiş ülkeler, tarıma verdikleri desteği zaman içinde kaldırmayı kabul ediyorlar. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için önemli bir gelişme bu. ABD 39 milyar dolar, AB ülkelerinin tamamı ise onun 3 katı bir sübvansiyona son veriyor ki, bu desteğin kalkması; gelişmekte olan ülkelerin daha fazla üretmesi ve onlara yeni pazarların açılması anlamına geliyor. Cenevre Anlaşması'nın Türkiye'ye olumsuz bir etkisi yok. Yok, çünkü; zaten Türkiye tarıma direkt fiyat desteği vermiyor. Bu anlaşma, tarım ürünleri ihraç eden ülkelere çok büyük kredi kolaylığı getiriyor aslında ama Türkiye'nin bu imkanı değerlendirme şansı da yok. İhraç edecek ürünü mü var da kredi kullansın?.. Çiftçiye doğrudan fiyat desteği vermiyor olmak küreselleşmeye uyum sağlamış olmak anlamına gelmiyor tabii. Dolayısıyla, Tarımı yerde sürünen bir ülke olarak; 'DTÖ'nün istediği gibi bir sübvansiyon sistemimiz var' diye böbürlenmek bizim hakkımız değil. Elin oğlu seneler önce başladı adam gibi çiftçilik yapmaya. Tarım için lazım olan teknik, teknoloji ve de tabii para desteği olarak ne lazımsa hepsini verdi. 'Vermek' ne kelime yağdırdı!.. O yetmiyormuş gibi verimliliği de getirdi sektöre. Bizim siyasilerin yaptığını yapıp; oy almak için destek veriyormuş gibi davranma uyanıklılığını yapmadılar hiçbir zaman. Tevessül etmediler böyle çirkin yöntemlere. Çiftçisi de öyle. Devletten aldığı 3-5 kuruşa tamah edip yan gelip yatmadı. Akıllı davranıp çalıştı. Türkiye'nin sübvansiyona gelinceye kadar yapması gereken o kadar çok şey var ki, hangisini sayayım. Plan mesela. Türkiye tarımında planın 'p'si bile yok. Yok. Yok!.. Türkiye, ne zaman sıkışsa ithalat yaptı. Elin adamı nasıl oluyor da ucuz satıyor? diye düşünmedi hiç! Devletin çiftçisine verdiği desteğin de etkisi var batının bu başarısında gayet tabii ama üretim maliyetinin düşük olması da önemli bir fonksiyon. Tarım demek, tohumu toprağa gömüp filizin çıkmasını beklemek değil ki. Tohumun kalitesinden başlayıp; sulama, ilaçlama, gübreleme, gerekirse aşılama, toplama, saklama, paketleme gibi daha bir sürü aşaması var bu işin. Nakliye, pazarlama ve satış unsuru da cabası!.. Türkiye bunların hangisini doğru yapıyor? Bir avuç toprakta tarım yapan köylüye destek versen ne yazar, vermesen ne yazar?!. Verasetten dolayı küçülen tarlalarda yapılana tarım mı diyorsunuz siz? Bizim köylünün üzerinde uğraştığı tarlalar artık bugün elin memleketinde 'hobi bahçesi' olarak meraklısına kiraya veriliyor!.. Türkiye'nin hemen alt yapı yatırımları için kolları sıvaması ve baraj, kanal gibi genel hizmetleri tamamlaması lazım. DTÖ de zaten bunu istiyor. Her türlü sübvansiyon musluğunu kapamaya çalışırken, bu gibi çalışmalara ait vanayı sonuna kadar açması; bu isteğinin en bariz işareti. MI ACABA?!. 'Trafik canavarı' hiçbir ikazı dinlemiyormuş... Canavar bu, dinler mi? *** Yürürken içilen sigara kalbe zarar veriyormuş.. Ne zaman vermiyor ki? *** Gıdalar üzerindeki denetim iki aydır hiç yapılmıyormuş... Yapılıyordu da ne oluyordu sanki! *** Sigara üreticileri 'indirim' Unakıtan ise 'vergi' derken; taraflar birbirine girmiş... Devlet böyle işte, rekabete asla izin vermez! *** Mısır'da serinlemek için buzdolabına giren bir çoçuk ölmüş... Ne yapsın çocuk, sokakta yatanlar da ölüyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.