Irak kimin komşusu?

A -
A +

ABD; İtalya, Polonya, Avrustralya gibi müttefiklerinin desteğiyle Irak'ı 20 Mart 2006 günü işgal etti. İşgalin gerekçesi, malum; Saddam'ın halkına zulmetmesi ve onun da ötesinde dünya için bir tehdit unsuru haline gelmiş olmasıydı. ABD Irak'a girmekle hem bu tehdidi bertaraf edecek, hem de Irak halkını demokrasiye kavuşturacaktı güya! Fakat, geçen 4 sene gösterdi ki, ne Saddam'ın tehdit olacak kadar cürümü varmış, ne de Irak halkının demokrasiye yatkınlığı. Bir tek gerçek var bu kadar bilinmeyenin içinde; o da, Irak'ın dünyanın üçüncü büyük petrol rezervine sahip olması. Kimse sesli olarak söylemiyor bunu ama herkes biliyor böyle olduğunu. ABD'nin Büyük Orta Doğu Projesi'nin özü de bu değil mi zaten: Petrol! ABD, Irak petrolüne sahip olmak istiyor, bu kesin. De... tek başına yapamıyor bunu. Öyle uzaktan gazel okuyan müttefiklerle de olmuyor bu iş. Askerî destek lazım! Evet, Irak Kürtleri ABD'nin askeri bir nevi. Bir taraftan eğitimlerini tamamlıyorlar, bir taraftan modern silahlarla takviye ediliyorlar ama henüz ABD'nin istediği kıvama gelmiş değiller. ABD'ye daha fazlası lazım. Bush naçar kalınca, Irak'taki kendi asker sayısını arttırma kararı aldı. Fakat, ABD'nin insanı kıymetli. Ha deyince kalkıp gitmiyorlar bir yerden bir yere. Demokratlar Bush'u sıkıştırıyor, "Asker götürme" diyorlar. Bu da tabii Bush'u bunaltıyor. ABD Dışişleri Bakanı Condoeezza Rice, Başkan Bush'un açıkladığı yeni Irak Planı'nın başarılı olması gerektiğini savunup, "Bu planın başarısız olması halinde, Iraklı Kürtler dağılmakta olan bu ülkede bağımsız devlet kurmak isteyecektir ve bu da Türkiye ile Kürtler arasında büyük problemlerin çıkması demektir" dedi. Ayrıca, bu plan başarısızlıkla neticelenecek olursa, İran'ın nüfuzunun da artacağına dikkat çeken Rice; bölgede mezhep kavgalarının büyüyerek artacağına işaret etti. Rice'ın bu konuşmasının içinde çok önemli mesajlar gizli. Anlayana tabii! Türkiye'nin tavrı Türkiye'nin Irak topraklarında hiç gözü olmadı. Bunu dünya âlem biliyor. ABD otoritesinin kalkması halinde Irak Kürtlerinin Türkiye için bir tehdit unsuru olması da söz konusu olamaz. İyi, hoş da bir avuç insanın NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne kafa tutabileceğini iddia etmek de neyin nesi? Bu olsa olsa ABD'nin Irak'tan çıkma niyetinin olmadığını dünya âleme bir kez daha ilan etmek ve bir de Türkiye ile iş birliği yapma isteğini tekrarlamaktır. O halde üzerinde durulması gereken esas mesele, "Türkiye-ABD ittifakı" ve bu ittifakın ne getirip ne götüreceğidir. Daha doğrusu, hep lafı edilip de bir türlü eyleme geçirilemeyen "stratejik ortak"lığın tesisi isteniyor. Rice'ın dilinin altındaki esas bakla bu aslında. Türkiye'ye "Gel" diyor Rice. "Gel, el ele verip şu BOP'u eyleme geçirelim." Olur mu? Neden olmasın? Bal gibi olur! Irak Sünni, Şii ve Kürt olarak üçe bölündü. Kürtler ABD'nin müttefiki zaten. Şayet Türkiye ABD ile stratejik ortaklık yaparsa, Kürt problemi anında biter. Sünnilere gelince. Bu insanlar geçmişte her ne kadar Saddam'ın ardına takılıp Baasçı olmuşlarsa da özünde Türk sevgisi olan insanlardır. Türkiye-ABD ittifakı bu insanları sükunete kavuşturur mutlaka. Geriye bir tek Şii halk kalır ki, onlar da ya İran ile iş birliği yapacak; ya da kendi topraklarında kendi demokrasilerinin tadını çıkaracaklardır. Ki, İran pek cazip gelmeyebilir onlara. Bu bir tarafı madalyonun. Diğer tarafında ise Türkiye'nin ABD teklifini kabul etmemesi var. Türkiye ABD'ye borçlu bir ülke değil. "Kabul etmiyorum" demesi yeter bu ittifak arayışını reddetmesi için. Burada en zor olan, Türkiye'nin yalnız başına kalmasıdır. Böyle bir durumda Türkiye'nin başına "terör" belasının musallat olma ihtimali çok yüksektir çünkü. Bu tehlikeyi bertaraf etmesi de ancak ve ancak Avrupa ile iş birliği yapmasıyla mümkün. Demek ki, bir de AB alternatifi var bu işin. Ancak, AB'nin tıpkı ABD'nin olduğu gibi elini taşın altına sokması ve Türkiye'yi terörle cebelleşirken yalnız bırakmaması lazım. Bu şartı göz ardı etmediği müddetçe Türkiye ABD yerine AB ile de ittifak yapabilir. Yeter ki yalnız kalmasın. Hem tek başına kalıp hem de bu zorluğu aşması mümkün değil zira.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.