Bu işin bu kadar ilgi göreceğini tahmin etmiyordum doğrusu. Telefonum susmak bilmiyor. Memnuniyet verici bir durum tabii. Elimden gelen yardımı yapıyor, arayanları bilgilendiriyorum. Da... bir hususu netliğe kavuşturmamız lazım. Kavuşturalım da siz değerli okuyucularımızı boşuna ümitlendirmeyelim ve sizleri gereksiz yere yormuş olmayalım. Türkiye Gazetesi olarak başlattığımız yazı dizisinde KOBİ ve sanayi işletmelerine yardımcı olmayı arzu ediyoruz. En başta da "hibe" ve "teşvik" programları hakkında. Neden bu firmalara öncelik veriyoruz; onu da anlatayım: Türkiye'nin "proje" üretme alışkanlığı yok. Türkiye Gazetesi olarak biz, Türk işletmelerinin ve tabii kamunun bu alışkanlığı kazanmasını istiyoruz. Bu misyon ve sorumlulukla hareket ediyoruz. "Hibe" ve "Teşvik" programları uygulayan Kosgeb ve Tübitak gibi kurumların maksadı da o aslında. Türkiye şayet 2023 Hedefi'ne ulaşmak istiyorsa; katma değeri yüksek mal üretmeye ve aynı zamanda maliyetleri aşağı çekici tedbirler almaya mecbur. Bu da ancak akıllı projelerle mümkün. Hakeza Ekonomi Bakanlığı. Bu bakanlığın verdiği teşviklerin de aynı maksada hizmet ettiğini görüyoruz. Türkiye'nin ihracatını arttırıp "döviz kazandıran" ya da ithalatı önleyip "döviz çıkışını" azaltıcı projelere hem hibe veriyor, hem de teşvik. Peki, küçük esnaf ve sanatkar ne yapsın? Halk Bankası esnaf ve sanatkarlara "işletme" ve "yatırım" kredisi veriyor. Esnafımızın Halkbank'a müracaat etmesi gerekiyor. Burada önemli bir nokta var; ona temas etmeden geçemeyeceğim. Küçük esnaf işini büyütmek için çırpınıyor. Oldukça gayretliler de ama kredi miktarının az ve faizlerin yüksek olması elini kolunu bağlıyor onların. Kredi hususunda şartların iyileştirilmesini istiyorlar ki, yerden göğe haklılar. Kosgeb işini büyütenleri teşvik ediyor; bu doğru. Ama "makine alacağım" ya da "bina inşa edeceğim" demek yetmiyor. Daha kapsamlı bir proje görmek istiyor haklı olarak bu kurum. KOBİ dediğimiz işletmenin projesi olması lazım bir kere. Kaç kişiyi istihdam imkanı sağlayacağını, pazar payını nasıl büyüteceğini ve yapacağı işin sürdürülebilirliği hususunda ikna etmesi gerekiyor yani Kosgeb'i. Çok sayıda soru geldi. Onları önümüzdeki günlerde cevaplamaya gayret edeceğim. Fakat, içimi sızlatan bir konu var. Ona sıcağı sıcağına temas etmek istiyorum. Arayan okuyucum büyük bir işletmenin sahibi idi. 40 milyon TL harcayıp kurduğu fabrika şimdi kapalı. Kamuya vergi ve sigorta prim borcu var. Dolayısıyla bankalardan kredi alamıyor. İsminin mahfuz tutulmasını isteyen iş adamı "Ben" dedi. "Bu şartlarda ne yapabilirim?" Haklı bir soru. Kamu borcu var diye banka kredisi kullanamıyor. Finansmanı da yok. Faaliyetini durdurmuş bir fabrikanın devlete olan borcunu ödemesi mümkün mü? İş adamı okuyucum, "Bu şartlar da belki 5 bin işletme var ve hepsi kapalı." dedi. Bu işletmelerin kamu borçları 5-10 sene ertelense; hem kaldıkları yerden yollarına devam ederler, hem de devlete olan borçlarını öderler. Maliye Bakanı'nın dikkatini çekmek istedim.