Şunun şurasında 3 ay kaldı. Yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) 1 Temmuz 2012'de yürürlüğe giriyor. Hemen belirtmek lazım ki, 55 yıldır uygulamada bulunan TTK yamalı bohçaya dönmüş ve ihtiyaca cevap veremez hale gelmişti. Yeni TTK uzun bir sürede hazırlandı ve taraflarla istişare edildi. Şeffaflığı arttırıcı ve güvenilir bilgiye ulaşmayı kolaylaştıran ilkelere sahip. Ayrıca sınırlı sorumluluklar da getiriyor. Bunlar gerekliydi. Ancak kantarın topuzunun kaçtığı yerler de var. Bilgilerin internet sitesinde yayınlanması hususu mesela. Şirket ortağı ve yöneticilerin tüm gelirlerini internet sitesinde yayınlamaları gerekiyor. Maaş, harcırah, konaklama gideri...ne varsa hepsinin bu sitede yayınlanması gerekiyor. O yetmezmiş gibi şirketin internet sitesinde yer alan bu bilgilerin metin haline getirilmesi ve şirket yönetimi tarafından tarih ve saatiyle birlikte noterlikçe onaylatılması da söz konusu. "Evrakları atalım ama atmadan önce fotokopilerini çekelim" mantığı yani; daha doğrusu mantıksızlığı! Türkiye'deki işletmelerin yüzde 97'si KOBİ. Küçük ve orta boy işletme yani. Bu işletmelerin internet sitesi açmasının bir maliyeti var. Artı, orada yayınladığı bilgileri noterden tasdik ettirmesi de ayrı bir mali külfet! Bir de bu belgelerin kopyalarını saklamayan ve defterleri usulüne göre tutmayan şirket ortaklarına getirilen cezalar var. Ki, yeme de yanında yat! Şirketlere bağımsız dış denetim getirilmesine ne demeli? Bir KOBİ ne kazanıyor ki, kazandığını notere, bağımsız denetçiye ve internet sitesine ödeme yapsın? Bunların yeniden gözden geçirilmesi ve şirketlerin ölçeklerine göre sınıflandırılması şart. Küçük ve orta boy işletmelerde kasa, patronun cebidir. KOBİ'lerin en karakteristik özelliğidir bu. Yeni TTK buna da 'dur' diyor. Patron ya da ortak, şirketin parasını kendi özel işinde kullanamaz! Acil hastaneye gitmesi gerekse dahi yapamaz bunu. Banka kredisi alması lazım! Ya sicil memurlarının para cezası vermesine ne demeli? Sicil memurlukları malum odalar bünyesinde yer alıyor. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, işi yapan ile cezayı veren kişinin aynı olmasının işleri karıştıracağına dikkat çekerek; şöyle konuştu: "350 bin firması olan odamızı doğrudan etkiliyor bu durum. Kanun sicil memuruna (İTO Sicil Müdürü) para cezası verme hükmünü getiriyor. Bu uygulama Sicil Müdürlüğü ile mükellefi karşı karşıya getirecektir. Sakıncalı bir durum. Ceza verme yetkisi asliye ticaret mahkemelerinde kalmalı." Kanun geneli itibariyle doğru. İşletmelerin şeffaf olması zaruri. İşletmeleri şeffaflaştırmakla kayıt dışı önlenmiş oluyor bir kere. Bu da haksız rekabeti azaltacak ve yabancı sermayenin KOBİ'lere ilgi duymasını sağlayacaktır. Bunların hepsi doğru şeyler ama yine de işletmelerin bilgi ve finans gücünü dikkate almadan olmaz bu işler. Temmuz'a kadar elzem olan değişiklikleri yapmak lazım.