İçimde bir ümit kıpırtısı var. Sanki, İstanbul bu sefer gerçek sahibini bulup şaha kalkacakmış gibi bir his dolanıyor yüreğimde. Geçen hafta TÜROB Yemeği'nde Kadir Topbaş'ı dinledim. Kendisi Beyoğlu Belediye Başkanı, mimar ve işadamı. Birçok meziyeti var tabii, hepsini sayacak değilim. Sadece, işini ciddi yaptığını söyleyip geçeceğim. İstanbul, uzaktan bakıldığında adeta iki kıtanın öpüştüğü nokta gibiymiş... Yunan mitolojisinde böyle yazıyormuş... Topbaş söyledi bunu. Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı aday adayı ya, her bir şeyi okuyup araştırıyor demek ki. Yunanlılar romantik insanlar. Tarihleri de haliyle bunun yansımalarıyla dolu. Ne diyeyim?.. İstanbul, konumu itibariyle hep önemli oldu. Osmanlı'nın da payitahtı idi. O koca imparatorluk yedi düvele buradan hitap etti. Neresinden bakılırsa bakılsın, baş döndürücü bir kent İstanbul. Sadece Türkler için değil ha, tüm dünya için böyle bu. Kadir Topbaş o toplantıdaki konuşmasında çok önemli bir noktaya parmak bastı: 'Biz kentleşme kültürünü es geçtik!' Çok önemli bir husus bu. Cümlenin sonunu yine Topbaş'tan dinleyelim: 'Sanayileşme devriminden şayet gereken ders alınsaydı, Haliç sanayi bölgesi yapılmazdı. Ders almayınca yanlış üstüne yanlış yaptık!' Doğru söze can kurban. Hadi, yanlış yaptık. Bu kadar senedir yanlış yapıldığını söyleyen bir Allah kulu çıkmamıştı ki, doğrusunu yapsın!.. Topbaş, şimdi dimdik durup söylüyor bunu. ABD eski Başkanı Bill Clinton, bir defasında, Türkiye'nin kıymetini haritaya baktığımda anlıyorum' demişti. Artık bu ülkenin kıymetini içinde yaşayarak anlamanın zamanı geldi. Topbaş, azimli görünüyor!.. İstanbul'a sadece siyasetçi sahiplenmiyor. İşin en memnuniyet verici tarafı bu belki de. Tüm sivil toplum örgütleri kıpır kıpır. Hepsi heyecanlı... Otelciler mesela. Şimdiye kadar TÜROB şemsiyesi altına sokulup gölgede durdular hep. Şimdi hareketlenmiş gözüküyorlar. Murat Dedeman'a gide gele Ünsal Şınık'ı koparıp almışlar ve onu TÜROB'a aday göstermişler. Mart ayında onların da seçimi var. Murat Dedeman, öyle durup dururken genel müdürünü gözden çıkarmaz. Sektörün ve en başta İstanbul'un ciddi lobilere ihtiyacı olduğuna ikna olmuş ki, gözü gibi sevdiği genel müdürü Ünsal Şınık'ın aday olmasına razı olmuş. İstanbul için tam zamanı. Otelciler olduğu gibi diğer sivil toplum örgütleri ve odalar da bu heyecanı paylaşmalı. Bu fırsat belki beş sene daha ele geçmez bir fırsat. Yeni belediye başkanı, yeni sivil toplum örgütleri ve yepyeni bir İstanbul. Şehir planı olan, on milyonlarca turist ağırlayan, tarih ve kültürel zenginliklerinin üzerindeki perdeyi kaldırıp atmış bir metropol. Bunu hayal etmek hepimizin, her İstanbullunun hakkı, hakkı olduğu kadar görevi de. Bilboardlarda gülen başkan yetmiyor İstanbul'a. Herkesi güldüren bir "şehremini" lazım bu kente. Siyasi parti, meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve İstanbullu bir olup el ele verirse, neden olmasın? olur!.. MI ACABA?!. Erbakan, hem partiden hem siyasetten istifa etmiş... İnanılacak gibi değil! * Cumhurbaşkanı Sezer, Yargının yıpratılmamasını istemiş... Kendileri oradayken kimin haddine? * Fatih Terim'in hocasının köpeğini boğup asmışlar... Terim'e ne bundan?