Danışman, modern toplum aktörlerinin vazgeçemediği unsurların başında geliyor. Hukuk danışmanı mesela. Finans, sağlık, basın ve halkla ilişkiler de öyle. İş adamı, sanayici, sporcu, sanatçı, siyasetçi... hiç birisi danışmansız adım atmıyor, atamıyor. Kafasına göre hareket eden perişan oluyor çünkü. Bu kadar önemli olmasına rağmen danışman, insanı vezir de eder; rezil de. Yazılarımı takip eden okuyucularım bilir: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleriyle çok ilgiliyim. İstanbul'a önem veriyorum çünkü. Sık sık yazmamın sebebi de bu zaten. Dinlediğim adayların sözlerini yorumlayıp bir sonuca varmaya çalışıyorum. Belediye başkanını seçecek olan ben değilim, İstanbullular!.. Benim görevim onları enforme etmek. Hepsi o! Yazdım, biliyorsunuz. MHP adayı Meral Akşener, beni arayıp projelerini göndereceğini söyledi. Bekledim, bekledim, gelmedi. Tekrar yazdım tabiî bu durumu. Akşener bir daha aradı. Bilgilerin elektronik postaya atıldığı tarih ve saati söyleyip kendisini ilgisizlikle suçladığım için biraz da sitem etti. Akşener, siyasette belli birikim elde etmiş, tecrübeli, çalışkan, prensip sahibi ve de dik duran bir siyasetçi. Potansiyeline bakıp, onun önümüzdeki senelerde siyaset arenasında boy göstereceğini herkes gibi ben de kabul ediyorum. Laf olsun, diye siyaset yapmadığını da biliyorum. Beni 20 gün bilgisiz bırakmasına da bir anlam verememiştim zaten. Sonunda mesele anlaşıldı. Yazılar, başka bir elektronik postaya atılmış!.. Rezil olma hali dediğim bu işte. Geç de olsa projeyi aldım. İçindeki bilgiler dolu dolu. Bu seçimde her parti sevgi ve aşktan bahsediyor. Her biri toplumda barışı ve sükûnu ifade eden sözler. AK Parti, 'Aşkla yola çıktık' derken; CHP, 'Sevgi kazansın' diyor. Akşener ise gönül temasını işlemiş. Kalbinizi istiyorum. Güzel değil mi? Şahsen ben çok beğendim. Ailenin bir ferdi olmak istiyor. 'Ben sizdenim.' İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, hafta başında bir toplantı tertipleyip veda etti. Yaptığı konuşma duygu yüklüydü. Siyasetin nankörlüğüne temas edip zor şartlarda nasıl hizmet ettiğini anlattı, sesi titreye titreye. Kendisine katılmamak mümkün değil. Siyaset gerçekten nankör. Fakat, bunu kabul etmeden zaten siyasetçi olunmuyor. Gürtuna, konuşmasının sonunu, "Önümüzdeki dönem içinde ben de, İstanbul ve ülkem için düşünmeye, üretmeye ve çalışmaya devam edeceğim" diye bağladı. Siyasetten kopmuyor demek ki. Temiz ve ılımlı siyaset, onunla gelenekleşti İstanbul'da. Dürüst davrandı, şaibesiz yaşadı. Siyaset, elbette ki ileride ona da görev verecektir. Kendisine, bir İstanbullu olarak ben de teşekkür ediyorum. İbre şu an Kadir Topbaş'ı gösteriyor. O da tecrübeli. Dürüst ve sakin bir kişiliğe sahip. Tüm adaylara başarılar diliyorum. Kim seçilirse seçilsin ama İstanbul kazansın!.. MI ACABA?!. Derviş, İstanbul'da kafadar üç-beş arkadaşıyla beyin fırtınası estirmiş... Seçimden sonraki büyük fırtınaya alıştırma yaptılar zahir! *** Irak tezkeresini hatırlatan Baykal, 'AKP'yi CHP kurtardı' demiş... Bir işe yaramış olmanın keyfini çıkarsın öyleyse! *** Ecevit, 'Enflasyonu indiren DSP'dir' demiş... O asansörü neden yaptıkları şimdi anlaşıldı! *** 1.3 milyon KOBİ'den 500 bini banka nedir bilmiyormuş... Bildiren oldu da mı bilmiyorlar? *** Futbolcuların da kask takması tavsiye edilmiş... Futbolcuyu bilmem ama bazı siyasetçilerin bu hafta sonu kask takması şart!