Kahramanlar krizde doğuyor

A -
A +

Bir meselenin sahibi varsa, dert etmemek lazım. Ne kadar çetrefil olursa olsun o problem bugün olmazsa yarın çözülür. Çözülüyor da zaten. Türkiye onlarca defa şahit oldu bunun böyle olduğuna. Ülke krizde; bu doğru. Sancılı bir dönem; o da doğru ama kimse moralini kaybetmiyor. Aksine, daha bir diri. Bu güvenin en belirgin dayanağı ise durumu sahiplenen kurum ve kuruluşların var olması. Ekonomi hasta. Ateşi yükselmiş ama sistemin aktörleri hastanın baş uçunda hazır ve nazır bekliyor ve an be an nabzını ölçüp gereken ne ise yapıyor. Şunu da söyleyeyim ki, ne hikmetse; Türkiye'de kahramanlar krizde doğuyor. Daha önce "Öldüm, bittim" diyen firmalar dahi şimdi gayrete geldi ve "Ayakta kalmam lazım" düşüncesiyle dik duruyor. Bu iddialı sözü, kendiliğimden söylüyor değilim. Gördüklerimin, duyduklarımın bir sonucu bu söylediklerim. Sektörel Dernekler Federasyonu (Sedefed) dün 5. kuruluş yıl dönümünü kutladı. Sedefed Başkanı Çetin Nuhoğlu ve yönetim kurulu üyeleriyle yaptığımız sohbette laf dönüp dolaşık krizde düğümlendi. "Düğüm" sözcüğünü bilhassa kullandım. Krizin neresindeyiz bilinmiyor çünkü? Bitti mi? Dipte mi? Bu sorunun cevabı yok. Fakat, hemen şunu söyleyeyim ki, kontrol altında. Her bir değişiklik anında tespit ediliyor ve gerekli tedavi uygulanıyor. Sektör temsilcileri tarafından hem de. Bu uygulamaların hepsi olumlu sonuç vermese bile en azından sarf edilen çaba boşa gitmiyor. Türkiye'de son senelerde gönüllü örgütlenme yönünden başarılı adımlar atıldı. Yeterli değilse bile eskiyle kıyaslanamayacak kadar güçlü sivil toplum kuruluşlarına (STK) sahip artık Türkiye. Sedefed de bunlardan birisi. 10 derneğin bir araya gelerek kurduğu bu federasyonun 2 bin 500 üyesi var. STK'ların en büyük özelliği malum, gönüllülük esasına göre faaliyet göstermeleri. Bu kuruluşlar bilgiyi paylaşmakta beis görmüyor. Aksine, paylaşmak maksadıyla kuruluyorlar. İçe kapalı firmaları bünyelerine alıp onları paylaşımcı hale getiriyorlar. Dolayısıyla, firmalar bu ortamda eksiklerini görme imkanına kavuşuyor ve daha bir rekabetçi oluyorlar. Krizle birlikte ihracatta düşüş yaşandı. Otomotiv sektörü mesela. Üretim bantlarını durdurma noktasına geldi. STK'ların baskısıyla hükümet ÖTV'yi indirdi ve üretim iki kat arttı. Düşüşün ne kadar derin olduğunu varın siz hesap edin. Demir çelik de öyle. 2 milyar 500 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren sektörün yurt dışı satışları birdenbire 400 milyon dolara düştü. Miktar yönünden düşüş yok, onu da söyleyeyim. Düşüş değerde. 810 dolara satılan bir ton demir, 370 dolarlara geriledi. Fakat yılmadı sektör. Afrika ve hatta Güney Amerika'ya ihracat yapıp vaziyeti kurtarmaya çalışıyor. İhracat düşer de taşımacılık sektörü etkilenmez mi? Etkilendi tabii ama onlar da yılmadı. Avrupa'da kaybettiği pazarı Rusya veya Orta Doğu'da arıyorlar. En az düşüş yaşayan sektör fuarcılık sektörü. Sedefed Fuar Yapımcıları Temsilcisi Serdar Yalçın, "Fuarcılığa inanmış firmalar, fuardan vazgeçmedi. Belki yüzde 5'lik bir küçülme yaşanır ama katılım hâlâ iyi. İptal edilen veya ertelenen fuar yok" dedi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.